Türkiye’nin uluslararası arenada karşılaştığı en ciddi eksiklik, benzerleriyle yarışacak ‘markaları’ bulunmaması... Ülke içinde birbirleriyle rekabet halinde iyi-kötü tanınmış çok sayıda firmamız var; ama iş uluslararası yarışa geldiğinde elimiz-kolumuz bağlanıyor. Nispeten küçük İsviçre’nin, dünyanın en müreffeh ülkelerinden biri olmasını sağlayan sayısız ‘markası’ bulunuyor; bizde ara da bulasın...
Son yıllarda izlenen akılcı politikalar ve tanınmasını sağlayan kampanyalarla bu kısır döngüyü Türk Hava Yolları (THY) kırdı. 98 ayrı ülkeye uçarak en çok sayıda ülkeye gitme rekorunu elinde bulunduruyor THY; geçen yıl 39 milyon yolcuyu 220 ayrı noktaya taşıdı. Bu yılın hedefi 46 milyon yolcu; belli ki 50 milyonu zorlayacak...
Bir yılın (2012) cirosu 9 milyar dolar...
Avrupa’nın üçüncü büyük havayolu şirketi THY; bu yılın sonunda ikinci sıraya yükselmesi bekleniyor...
THY’nin benim reklamıma ihtiyacı yok; son bir-iki yıl içerisinde yaptığı tanıtım ataklarıyla dünyanın dört bir tarafında ilgileri üzerine çekmeyi başardı. İki spor figürünün etrafında örülen son reklam filminin YouTube’tan izleyicisi 120 milyondan fazla. ‘Euroleague’e ismini vermesi sayesinde yüz milyonlarca sporsever her maçta THY’yi defalarca işitmiş oluyor.
Ülkemizin dışa açılımıyla paralellik arz ediyor THY’nin yükselişi... Daha önce sırt çevrilen coğrafyalarla kurulan yakın ilişkiler dış temsilciliklerimizin sayısında artış getirdi; büyükelçiliklerimizin olduğu her yere THY uçuşu da var. Afrika ve Uzak Doğu yolcuları için İstanbul-aktarmalı seferler çok cazip...
Markalar birbirini besler; THY’nin yükselen yıldızı İstanbul’un yeniden dünyanın sayılı cazibe merkezlerinden biri haline gelmesini de sağladı. Türk dizilerinde keşfettikleri İstanbul’a gelmek için THY’yi kullanan Afrikalı, Ortadoğulu, Balkanlar’dan insanlar, başka seyahatlerinde de İstanbul’u geçiş noktası haline getiriyorlar.
Avrupa’da 88, Türkiye içinde 44 ayrı noktaya uçuyor THY; birçok yabancı kente günde birden fazla seferi var. Londra sözgelimi, günde sekiz seferle komşu kapısı gibi...
Eskiden havayoluyla seyahat belli bir gelir seviyesini gerektirirdi; şimdilerde programını önceden yapabilenler için karayolundan bile ucuza gelebiliyor biletler... Rakipleri de var THY’nin ve bu da fiyatları aşağıya çekmeye yarıyor. Bu durum ülkemiz insanının hareketliliğini artırdı; bunun yararı ticari hayatta da hissediliyor.
Dün öğle saatlerinde birkaç meslektaşla katıldığım THY merkez binasındaki bir buluşmada hem bu bilgileri edindim, hem de ‘şirket kültürü’ oluşturma çabasına yakından tanık oldum: THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu şirkette daha önce görev yapmış selefleri ile eski genel müdürleri bir masa etrafında toplamış... Onlar eski günleri yad ederken, THY’nin ‘marka’ oluş serüveni de gözlerimin önünden geçmiş oldu.
Cem Kozlu anlattı: Coca Cola firması İstanbul’u bölgesel merkez seçtiğinde sadece sekiz ülkeyi o bölgeye bağlamış... Şimdi? THY’nin sağladığı ulaşım kolaylığının da katkısıyla, şimdi, İstanbul merkezine tam 91 ülkeyi bağlamış
Coca Cola...
Hayat markalarla daha kaliteli oluyor...