Karınca ağırlığının 50 katını taşıyabilen tek canlıdır derlerse inanmayın, bir de girişimciler var.
Evin her işe koşan hamarat oğluna benzerler ve ne yaparlarsa yapsınlar bir türlü babalarının gözüne giremezler hani.
***
Ekonominin itici gücü olan girişimciler, siyasi gündemlerin arasından sıyrılıp da kendilerini ifade edecek zaman ve zemin bulamıyor. Üzerine bir de siyasi gündemlerin ceremesini çekmek de ilk önce onlara düşünce işler iyice sarpa sarıyor.
O yüzden bugünü, bu yazıyı girişimcilerin dertlerine ayırmak istiyorum. Hem girişimci hem de köşe yazarı olarak herhalde bu da benim boynumun borcu olsa gerek.
Bu satırları DEVLET BABA okusun;
Girişimci, devletin yükünü hafifleten, sorumluluklarının bir kısmını üstlenen bir pozisyonda.
Girişimci istihdam sağlıyor. insanlara iş imkanları sunuyor, onların emeğini alıp karşılığında ücret ödeyerek ekonomiye girdi sağlıyor.
Girişimci vergi topluyor. Sattığı ürün ve hizmetlerin KDV’sini müşterisinden devlet adına toplayıp ayın sonunda da gidip devlete emaneti teslim ediyor.
Girişimci döviz girdisi sağlıyor. İhracat yaparak ürünü ya da hizmeti döviz cinsinden ülkeye getiriyor.
Girişimci başka girişimcileri de harekete geçiriyor. Örneğin yeni şubeler açıyor, o şubeler için mobilyacı mobilya üretiyor, otomotiv şirketlerinden araç alınıyor, kelebek etkisi oluşuyor.
Peki devlet baba, şimdi açık konuşalım.
KOSGEB’in var, TÜBİTAK’ın var, kendi teşekkülün olan bankaların var.
Gerçekten potansiyeli olan ama desteğe ihtiyaç duyan girişimciyi desteklediğini düşünüyor musun?
Yoksa senin desteklerini çoğunlukla danışmanlarla çalışan, sırf bu destekler için departmanlar kurup insanlar çalıştıran dev şirketler mi alıyor?
Mesela bir tanesini ben söyleyeyim, Türkiye’nin en büyük akıllı kart üreticilerinden biri. Yıllık 2.5 milyon Euro cirosu var, 200’ün üzerinde çalışanı var. Sadece 20 kişilik bir ekip bu devlet desteklerini takip ediyor, şirketlerini onlardan yararlandırıyor. Ve yılda 250 bin Euro sadece bu desteklerden geliri var şirketin.
Üretiyor mu derseniz üretiyor. Çalışıyor mu derseniz çalışıyor.
Ama Allah aşkına, bu ülkenin elektronikçisi, yazılımcısı ve işletmecisiyle üç kişilik pırıl pırıl genç şirketleri nasıl yürüyecek, nasıl koşacak?
Siz “Onlara destek veriyoruz” demeden ben size cevap vereyim, “Önce harca, getir, bize sun, şu kadar süre sonra da ödemeni al” diyorsunuz.
Sizce de bu mantığa göre zaten parası olana vermiş olmuyor musunuz desteği?
KİMSE KUSURA BAKMASIN
Devletimiz bizimdir, her türlü iç ve dış tehdide karşı canımızla, malımızla savunuruz. Ama girişimci de bu ülkenin kardelen çiçeğidir, buzu kırıp açabileni, zorluklara göğüs gerenidir. Girişimciyi küstürürsek üretim susar, AR-GE susar, inovasyon susar. Herkes bir yerlere kapağı atıp garanti maaş almanın peşine düşer. O zaman devlet de işi gücü bırakıp herkese iş bulmak vazifesiyle uğraşmak zorunda kalır.
İŞSİZLİĞİ GİRİŞİMCİ BİTİRSİN!
İyi bir iş fikri olan girişimci, devletin desteğiyle işini kurarsa, o işte nasibi kısmeti de varsa bir iki sene içinde 10 kişiyi istihdam eder hale gelebilir. Bu mucize değil, çok zor bir iş de değil.
Düşünün, 100 bin girişimci demek 1 milyon istihdam demek olur böylece en basit hesapla.
Yani 1 milyon 100 bin kişiye iş arayacağımıza, 100 bin kişiyi iş sahibi yaparsak bu işi çözeriz.
HEP BÜYÜKLER BÜYÜMESİN
İnovasyon ödüllerine gidin, 100 yıllık holdingleri ellerinde ödüllerle görürsünüz. İhracat ödüllerine gidin, a-aa! Aynı adamlar. Oradan çıkın başarı ödüllerine gidin, bu kadar tesadüf olabilir, yine aynı adamlar.
Devletimiz en büyükleri ödüllendirmeye, en büyükler de ödül kucaklamaya doymadılar.
Bırakın gençler alsın bu ödülleri.
Bırakın gençler motive olsun.
En yüksek ihracata değil, en genç ihracatçılara ödüller verin.
İşini kurduktan sonra ilk 1, 5, 10 yıl içinde en hızlı şekilde yüksek ihracat hacimlerine ulaşanlara ödüller verin.
Büyükler de büyüklüklerini, hünerlerini dünyada markalaşmada, dünyada pazar payı almada göstersinler. Onların ödülü de dünya markası olmanın gururu olsun.
KÜÇÜK EMRAH MUAMELESİ
Hanımefendiler, beyefendiler. İşin şakası yok, girişimci gerçekten çok yorgun.
Bir umut yarın daha da iyi olacak diye bekliyor ama bir yerel kriz, bir global kriz, bir gün Rusya, başka gün bir iç mesele, öteki gün seçim, beriki gün koalisyon, sonraki gün hükumet derken girişimcinin ümidi tükeniyor.
Ne zaman işler iyi gitse, girişimci hemen kendini vergi dairesinde veznede para sayarken buluyor. Devlet bana ortak galiba diye düşünmeden de edemiyor. Ama aksi bir durum olursa ve girişimci batarsa da Maliye “Durun, davranmayın, önce ben alacağımı alırım, kalırsa siz alırsınız.”
İyi ama devlet baba, bu nasıl ortaklık?
Birkaç yıl bırakın girişimciyi, rahat bırakın, biraz büyüsün, serpilsin, gelişsin, genişlesin, palazlansın. Ondan sonra çok daha iyi, çok daha iyi kazandıran bir ortak olarak devletine çok daha fazla vergi ödeyecek.
GİZLİ TEHLİKE
Girişimci yalnız kaldıkça, işlerini yürütmekte zorlandıkça kendisini bankaların acımasızlık deryasında buluyor. Girişimciyi sürekli kendini döndürmek için finans bulmak zorunda olan bir yaklaşıma zorlamak girişimciliği de, uzun vadede ekonomiyi de olumsuz etkiliyor.
Devlet girişimciyi bankaların ağından kurtarmalı. Bankaya bağımlı, krediye aç bir girişimcilik modeli sağlıklı değil.
Girişimcilerle konuştuğumda “İşimi nasıl daha çok büyütürüm?” sorusundan çok “Kredilerimi, çeklerimi nasıl öderim” sorusu duyuyorum. Parasal problemlerini çözemeyen girişimci ve KOBİ’lerle dolu bir ekonomiden inovasyon nasıl bekleyeceksin, AR-GE nasıl bekleyeceksin, icat nasıl bekleyeceksin?
MELEK YATIRIMCI MI, KELEK YATIRIMCI MI?
Devletten yeterli desteği göremeyen girişimciler için bir de yeni bir umut yolculuğu alternatifi var. Melek Yatırımcılık. Devlet melek yatırımcılık lisansı veriyor ve gençlere yapılan melek yatırımları teşvik etmek için yatırımcının yatırdığı miktarı vergiden düşürüyor. Yani bir gence 100 bin lira yatırım yapan bir iş adamı, kendi işinde 100 bin lira daha az vergi ödüyor.
Yatırımcıyı motive ettik, iyi güzel de, girişimciyi yatırımcının bir koyup on alma, bir an önce alma hırsından kim koruyacak? Dünyada %10-20 hisse alan melek yatırımcılar ağırlıkta iken, Türkiye’deki yatırımcılar daha çok “Binicem girişimcinin üstüne, vurucam kırbacı” mantığındalar. Kuş kadar paralara girişimci şirketlerin %60-70 hissesine sahip olan yatırımcılardan girişimcileri kim muhafaza edecek?
Girişimciler, devletimizden bu konuda da bir düzenleme, bir destek bekliyor, bizden iletmesi.
YENİ UMUTLAR
Özellikle 1 Kasım Seçimleri öncesi AK Parti’nin açıkladığı beyannamedeki şu madde dikkat çekici;
- Genç girişimcilere proje karşılığı 50 bin liraya kadar karşılıksız ve geri ödemesiz sermaye desteği. Daha üst limitte girişim sermayesi gerektiren projelere ise 100 bin lira faizsiz destek kredisi. Üstelik genç girişimciler 3 yıl boyunca vergiden muaf olacak.
Bu maddenin bir an önce yürürlüğe girmesi girişimciyi çok ciddi anlamda motive edecek, heyecanla bekliyoruz.