Yerel seçim geliyor. Büyükşehir adaylarının çoğu belli oldu. İzmir ilçe belediye başkan adaylarını belirleyen Ak Parti bir konuda rahat. Rahatlığı, adaylarına ve teşkilatına duyduğu güvenden geliyor.
Seçimlerde teşkilatların motivasyonu biraz da başkan adaylarına bağlı. İlerdeki yazılarda diğer Ak Parti adayları da bu sütunlarda kendilerine yer bulacak elbette. Bugün Binali Yıldırım ve İlknur Denizli’nin Ak Parti’de nasıl bir canlanış ve diriliş sağladıklarına temas etmek istiyorum.
Binali Yıldırım’ı yalnız Ak Parti camiası değil İzmir’de herkes istiyordu. Ben oyunu Ak Parti’ye vermek için ‘Binali Yıldırım aday olursa...’ şartını koşan nicelerini biliyorum. Bir şey daha biliyorum. Oyunu Binali Beye verecek ama ‘oy gizli’ diyecek çok İzmirli var.
Bütün Ak Parti teşkilatları öylesine Binali Yıldırım aşkına düşmüşlerdi ki aksi bir durumun teşkilat depresyonuna yol açması kaçınılmazdı. Şimdi ortaya çıkan durum teşkilatlara büyük bir sorumluluk yüklüyor. Öyle ya, mademki istediğiniz oldu, haydi bakalım meydanlara, düşün yollara, çalın bütün kapıları...
Benzer bir durum ilçeler için de söz konusu. Konak bu bakımdan en şanslı ilçe diyebiliriz. İlknur Denizli, Binali Bey olmasaydı Büyükşehir için düşünülecek en makul adaydı sanırım. Şimdi o kapasiteyi Konak için kullanacak olmasıdır ilçeyi şanslı kılan.
Hem Binali Bey hem İlknur Hanim şehrin sesini duyacak inceliğe sahip olmakla maruflar. İlknur Hanım yıllardır bu işlerin içinde. İzmir ve Ege nelere karşı duyarlıdır, çok iyi bilir. Her çevreyle kolay dostluklar kurabilmesi onun gıpta ettiğim özelliklerinden biridir. Beyaz çevreleri de iyi bilir, Gültepe’yi de... Akademik camia ile de ünsiyeti vardır, esnaf kesimiyle de... Sivil toplum tecrübesi de vardır iş âlemi tecrübesi de... Roman mahallelerinin sevgili ablası, Reyhan Pastanesinin hanımefendisidir. Bunların ötesinde bir özelliği daha vardır onun. Bir şehir tasavvuruna sahiptir. Ahmet Davutoğlu’nun tabiriyle “Ufuk Şehir İzmir” hayalini hayata geçirme azmine sahiptir. ‘Nasıl bir şehir ve şehircilik’ sorusuna cevap arayanlar kampanya boyunca izlemeliler İlknur Hanımı. Üstelik kampanyasında benim de tanıdığım iki iyi taktisyen ve stratejist var Konak Başkan Adayımızın. Biri eşi, Yavuz Denizli. Yavuz Bey olayları iyi tahlil edebilen gerçek bir aydın. Bu toprağın, bu davanın, bu kültürün çocuğu diyeyim de siz gerisini anlayın artık. Ben bunu birçok vesileyle müşahede ettim. Hâlâ bunaldığımda onunla tartışmak rahatlatır beni. Her meselenin bir çıkış noktası olduğuna inandırır muhatabını Yavuz Bey. Bir diğer müşterek dostumuz İsmail Sert. Hem bir aydın, hem de yazan ve çizen bir okur. Bir karikatür sanatçısı. Onu Star ve Haber35 internet sayfalarındaki ince esprilerle yüklü karikatürlerinden hatırlayabilirsiniz.
Binali Bey, bu şehrin kıpırdanması için atılacak adımları, Belediye Başkanı adaylığından önce milletvekilliği döneminden beri söyleyip duruyor. Hatta bunları çok önceleri Aziz Beye de anlatıyordu. Aziz Bey bunları anlıyor ve yapmak istiyordu belki, ama onun böyle işleri görecek bir ekibi bile yok ki... Aziz Beyin ekip sorunu hâlâ devam ediyor. O küçük işlerin adamı, Binali Bey büyük işlerin... Binali Bey projelerine, vizyonuna ve çalışkanlığına güveniyor, Aziz Bey ‘rakı roka balık’ söylemine...
Ne talihsiz birisiyim ben. Baksanıza Binali Beyle Aziz Beyi mukayese etmek zorunda kalıyorum. Yahya Kemal de Siste Söyleniş adlı şiirinde İstanbul sevgisini dile getirirken benzer bir sıkıntıyı yaşamış olmalı... “Benzetmek olmasın sana dünyâda bir yeri;/ Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri.” Peki, benim böyle bir mukayese unsuru olarak sayabileceğim bir tek büyük işi var mı Aziz Beyin... Teleferik ortada, metro ortada. İZBAN mı dediniz? Binali Bey olmasa İZBAN olur muydu!..
Hem Binali Bey, hem İlknur Hanım şehrin sesine kulak verecek duyarlılığa sahipler. Çünkü yeni şeyler söylemek isteyenler için başka çare yok. İsmail Sert, Mevlana’dan esinlenip şöyle dedi bana: “Dünkü seçimle gitti, düne ait ne varsa,/ Yeni şeyler lazım, cancağızım, yeni bir seçim varsa.”
Bu seçim gerçek bir düzlemde cereyan etmeli, sanal düzlemde değil. Yani şehrin sesine kulak veren bir anlayışa ihtiyaç var, ideolojik kavgalara değil.
Ak Parti’ye canlılık kazandıran başka unsurlar ve adaylar da var. Kısmetse onları da konuşuruz.