Ankara’daki hain terörün birkaç amacı var.
Bu amaçları doğru okumak lazım...
En önemlisi de bu amaçları boşa çıkartacak bir sağduyu içinde olmak lazım...
Terörün amacına hizmet edenler bilinsin ki en az terör baronları ve tetikçileri kadar suçludurlar.
***
Terör üzerinden amaçlanan şey veya verilmek istenen mesaj belli...
Bir: 1 Kasım seçimini ertelemek veya manipüle etmek.
İki: Çözüm ve barış için HDP’ye oy veren ama 7 Haziran’dan sonra ortaya çıkan kanlı gerçeklik dolayısıyla HDP’den kaçan oyları konsolide etmek.
Üç: Ülkenin istikrarı, istiklali ve istikbali için AK Parti’ye yönelecek oyların önünü keserek 1 Kasım’da sandıktan çıkacak AK Parti iktidarını engellemek.
Dört: Türkiye’ye “Suriye’den elini çek!” mesajı vermek. Bu yönde oluşacak yeni bir dış politikayı dikte etmek.
Beş: Erdoğan’a “Ya güzellikle çekil, ya da iç savaş çıkartırız!” uyarısında bulunmak.
***
Hain ve alçak terör eyleminden hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef tahtasına oturtulması bu kanlı senaryonun bir parçası...
Canlı bombaların adresi neresi olursa olsun bilinmelidir ki o adresin sahipleri ile Erdoğan’ı ve devleti/hükümeti “katil!” ilan edenlerin efendileri aynı...
Terör baronları ile terörden nemalananların amaçları birbirinin aynı...
Birisi eylem koyuyor, ötekisi bu terör eyleminin amacına uygun söz ve davranışlarda bulunuyor.
Terörle amaçlanan şey sözümona terör mağdurları üzerinden bir başka siyasi hat inşa edilerek gerçekleştirilmek isteniyor.
Bu gerçeklik görülmelidir asıl.
Aksi takdirde Türkiye üzerine oynanan oyunu bozmanın imkanı yok.
***
Paradoksun bini bir para...
Çelişki ve iki yüzlülük gırla...
Bir yanda sırtını terör örgütüne dayadıklarını ilan ediyorlar, o terör örgütünün eylemlerini meşrulaştırmaya çalışıyorlar, öbür yanda terörden şikayetçi oluyorlar...
Kendilerinden başkalarına yönelik terör olduğunda haklı ve meşru, kendilerine yönelik terör olduğunda gayrı meşru ve lanetli...
Oysa terörün bizatihi kendisi gayrı meşru ve lanetli...
Terörün her türü insanlık suçu...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi, terör karşısındaki bu iki yüzlülük ne yazık ki terörü besliyor.
Terörün bizatihi kendisine ve topyekun terör örgütlerinin kendisine karşı hep birlikte karşı çıkmadığımız sürece terörü yenmemiz mümkün değil...
Terörden yana olanların terörden şikayetçi olmalarına bilmem ki ne demeli!
Artık bu iki yüzlülük bitmeli... Terörün bizatihi kendisi ve her türü lanetlenmelidir.
Kim ki sırtını teröre yaslıyorsa ve kim ki terör yöntemi üzerinden siyasal sonuç devşirmeye kalkışıyorsa bilesiniz ki terör baronları kadar mücrimdirler ve onların terörden şikayetçi olmaya hakları yoktur.
***
Yüreğimiz yanıyor. Yangın yüreğimizi çepeçevre kuşatmış durumda. Ama o birileri yangına benzinle koşuyor.
Sırtını terör örgütlerine dayadıklarını alenen söylemekten kaçınmayanlar ağızlarında “barış”, ellerinde “benzin” olay mahallinde dolaşıyorlar.
“Sokağa çıkın!” çağrılarıyla yeni bir gezi kalkışması tertipleme gayreti içine giriyorlar. “Kanlı meydan”dan oy devşirmeye çalışıyorlar. Oy ki ne oy!
Topladıkları militanlara “Katil Erdoğan!” sloganı attırıyorlar. Daha olayın üzerinden saatler geçmemişken “katil devlet” demekten kaçınmıyorlar. AK Parti binalarına ve ofislerine saldırıyorlar... Cam-çerçeve indiriyorlar. Tehdit ve şiddet politikalarını yürürlüğe koyuyorlar sokaklarda... Sonra da kalkıp terörden/şiddetten şikayet ediyorlar kameraların karşısında... Bu ne yaman çelişkidir Yarabbi!
Hürriyet’in camı için koşanlar başkalarının camlarını da canlarını da hiçe sayıyorlar.
Ulusal yas ilan ettiğimiz günlerde asker ve polis öldürmeye devam edenlere nedense dönüp bir çift laf etmiyorlar ama “Katil Erdoğan!” diye bağırıp duruyorlar habire.