Usame Bin Ladin’in öldürülmesini anlatan Oscar adayı Zero Dark Thirty’nın yönetmeni Kathryn Bigelow ve senaristi Mark Boal, çok tartışılan film hakkında sorularımızı yanıtladı.
THE Hurt Locker ile Oscar kazanan Kathryn Bigelow o filmle çok eleştirilmişti. Bu tartışmalardan sıkılmamış olacak ki ikinci filminde daha sansasyonel bir işe imza attı. Usame Bin Ladin’in öldürülmesini gerçeğe uygun şekilde beyazperdeye taşıdı. Filmde, operasyonda yer alan gerçek ajanlardan Maya’yı Jessica Chastain, Dan’i Jason Clarke ve tim lideri Patrick’i Joel Edgerton oynuyor. Ülkemizde önümüzdeki hafta vizyona girecek filmin yönetmeni Kathryn Bigelow ve senaristi Mark Boal, CIA ile kurdukları ilişkiyle filmi gerçek kişilere dayandırmış. İşte onların anlatımıyla, Ladin filmi...
-Ladin filmi için 2006’dan beri çalışıyordunuz ve çekimlere başlamak üzereyken Ladin 2011’de öldürüldü. Operasyon haberini nasıl öğrendiniz?
Kathryn Bigelow: İkimiz de ofiste başka bir proje üzerinde çalışıyorduk. E mailler ve telefonlar gelmeye başladı.
Mark Boal: Televizyonda izliyorduk ve bir gazeteci bunun filmimiz için ne demek olduğunu öğrenmek istedi. “Ah, evet! Bu gerçekten iyi bir soru?” diye düşündüm.
K.B: Hemen manevra yapmamız gerekti!
M.B: Biraz araştırma sonrası Ladin’in yakalanışının bir film için yeterli olmaktan öte olduğunu anladık. Sanki gerçek hayattan bir dedektiflik hikayesi gibiydi. Elimizdeki, büyük ihtimalle dünyaki en kapsamlı insan avıydı.
-Senaryodaki anormal sayıda orjinal raporlamayı nasıl yaptınız?
M.B: Sanki bir dergi haberiymiş gibi araştırıp raporladım. Bu öyle bir hikaye ki Amerika’daki en sır dolu iki devlet ajansı (CIA ve Savunma Bakanlığı) ile muhatap oluyorsunuz. Ama bir gazeteci gibi yaklaştım, konuşabildiğim kadar çok insanla konuştum ve bilgilere sadık kalan bir senarist olarak ekrana taşıdım. Seyirciyi de aksiyonun içinde tuttum.
MAYA GERÇEK BİR KARAKTER
-Peki Zero Dart Thirty kadar gerçek?
M.B: Film olayla ilk elden ilgilenen ve direkt olarak dahil olmuş kişileri taban alarak yapıldı. Filmdeki karakterlerin hepsi gerçek kişilerden esinlenerek oluşturuldu, bunlara Maya da dahil. Ama karakterlerin kişiliklerinin filmi etkilememesi ve tehlikeye atmaması için çok uğraştık. Oyuncuların fiziksel özelliklerinin esinlenilen kişilere benzemediklerinden emin olduk. İnsanların noktaları birleştirebileceği olayları filme koymadık. Çünkü bu kişilerin çoğu hala çalışıyor.
K.B: Beni büyüleyen şey, bu kişilerin azmiydi. Teleskopik bir takip için gereken psikolojiye sahipler. Yapılması gerekeni yapmak için sahip oldukları kendini adamışlık ve cesaret. Yaşadıkları sürecin az bir bölümü, çalıştıkları topluluk (istihbarat) dışında biliniyor. Samanlıkta iğneyi nasıl bulursunuz? Birilerinin lideri olan bu adamı nasıl bulursunuz?
-İşkence ve sert sorgulama sahnelerini filme almakta endişe etmediniz mi?
M.B: Bunun kısa bir cevabı var. Bu olay tarihimizin bir parçası. Tarihin parçası olan takip ve sorgulama sahnelerini, karmaşık psikolojisini, şahsi mücadelelerini yeniden yaratmak ve araştırmaya sadık kalarak göstermek istedik.
K.B: Çok zor olduğu tartışmasız ama inkar etmek hatalı bir davranış olurdu.
-Bir sonraki projenizin ne olacağına dair bir fikriniz var mı?
M.B: Bu proje ikimiz için de çok önemliydi ve filmi yaparken ikimiz de neredeyse tüm eforumuzu, kanımızı ve terimizi kattık. Şu an için Bin Ladin’in avından sonrasını düşünmek biraz zor.
-Başkan Barack Obama’nın filmde yer almaması dikkat çekiyor?
M.B: Büyük ihtimalle ileride bu konuda birçok film yapılacak ve Obama’nın bakış açısı harika bir film olur. Ama biz çalışanların gözünden anlatılan filmi tercih ettik. Bize göre bu kişiler bilinmiyor. İnanıyorum ki insanlar filmi izlediğinde taraf bir film olmadığını görecek. The Hurt Locker’daki gibi askerlere yoğunlaştık.
Gerçeğe o kadar yakındı ki sanki onları hayata geri döndürdü
-Bin Ladin’in yerleşkesinin benzerini nereye inşa ettiniz?
K.B: Ölüdeniz’in yakınlarında Ürdün’de, gerçek bir ev inşa ettik. Doğal olarak binanın her katının Hollywood’ta başka bir sahnede olduğu düşünülüyor. Ama gerçek binanın ölçülerine olabildiğince yakın inşa ettik. Yani bulunduğumuz çevre bazen aşırı derecede sıkışık, sıcak ve havasız olabiliyordu.
M.B: Set ekibini çok iyi tanıyabildik.
K.B: Ama inanılmaz olan şey Abbottabad’ta değilde, Ürdün’de olsak bile kesinlikle evin daha önceki sahiplerinin varlığını hissedebiliyordunuz. O kadar gerçeğine sadık kalınarak yapıldı ki ürkütücü ve garip bir şekilde sanki onları hayata geri döndürdü.
Timlerin attığı adımlar bile aynı
-Filmde genç kadın ajan Maya rolündeki Jessica Chastain, Zero Dark Thirty’nin şu ana kadar çektiği en zor film olduğunu söylüyor. Filmin çekimini bu kadar zor kılan neydi?
K.B: Uzun bir zaman için yer değiştiriyorsunuz ve gittiğiniz yer öyle bir yerki kafanızı çevirdiğiniz her yönde insanlığın yıkıldığını görüyorsunuz.
Çekimler üç kıta, tam 66 gün sürdü ve hava inanılmaz sıcaktı.
-Ladin’in yerleşkesine yapılan baskın bölümünde daha önce görülmemiş bir çekim tarzı kullanılmış gibi.
K.B: Sadece gece görüşlü çekimler değil, aynı zamanda ışıksız çekimler de var. Zifiri karanlık olan bir çevrede, ayın olmadığı karanlık vakitlerde de geçiyor.
M.B: Deniz ve Kara timinin girişlerinin ve her katta yaptıklarının temsili, neredeyse atılan adımlara kadar gerçeğe uygun.
K.B: 150 kişinin taşlık alanda olduğunu ve hiç bir şey göremediklerini hayal edin. Yani oldukça çetin bir çekim oldu.