Önce bir gerçeğin altını bir kez daha kalın çizgilerle çizelim;
Türkiye 20 yıllık iktidar sayesinde tartışmasız bölgesel güç ve kimi alanlarda da küresel güç olmuştur.
Mevcut iktidarın devamı halinde Türkiye'nin daha da güçlenecek bir devlet olması kaçınılmazdır.
Bağımsız ve güçlü Türkiye demek bölge ve dünya sorunlarında da söz sahibi olmak demektir.
Bu gerçek emperyalist çevreleri rahatsız edecektir.
Ediyor da!
İşte tam da bu yüzden rahatsızlıkları zirve yapan emperyalist çevreler 2023 seçimleri öncesinde mevcut iktidarı yıpratacak kaos planlarını devreye sokacaktır.
Mülteciler meselesi bunların başında gelmektedir. Alıcısı bol olan bir meseledir.
Son günlerde kimi görüntülerin ve kimi lokal olayların ön plana çıkartılması dikkat çekicidir.
Hedef, hem ülke içinde nefret politikasını tetikleyip Suriyeli Türkiyeli kavgasını körüklemek suretiyle iktidarı yıpratmak hem de Türkiye ile Arap coğrafyasını karşı karşıya getirmektir.
Bir taşla birkaç kuş.
Sorun yok mu? Elbette ki var. Ama o sorunla dirayetli bir şekilde mücadele eden bir iktidar da var.
İktidarın bu hususta eksiklerini ve hatalarını makul bir şekilde eleştirmek başka şey nefret tohumları ekmek ve kalabalıkları kışkırtmak başka şeydir.
Türkiye ile alakası olmayan kimi görüntüleri sosyal medyada yayarak ve sessiz istila diye kurmaca bir video ile 2043 yılında ülkenin elimizden çıkacağı tezini işlemek, kimse kusura bakmasın hem gerçekleri çarpıtmak hem de emperyalizmin hedeflerine bilerek ya da bilmeyerek hizmet etmektir.
Mesela, muhalefet sözcüleri sınırlarımızın kevgire döndüğünü her gün gruplar halinde düzensiz göçmen girdiğini söylüyorlar.
Sırf iktidarı karalamak uğruna yalan söylüyorlar.
Yalan söylüyorlar, çünkü sınırlarımız Cumhuriyet tarihinin en yoğun tedbirlerinin alındığı dönemi yaşıyor. Hudutlarımızda hem güvenlik güçlerimiz fiilen teyakkuzdalar hem de çok ileri teknolojiler kullanılıyor.
Sınırlarımız kevgire döndü diyenlerin Suriye İran sınırlarımızdaki tedbirleri görmeye gitmelerini tavsiye ederim. Gittiklerinde göreceklerdir ki sınırlarımız çok sıkı bir şekilde korunmaktadır. Tabir caizse kuş uçurtulmamaktadır.
Suriye sınırımız zaten duvarla da kontrol altına alınmış ve geçişler tamamen durdurulmuştur. Buna rağmen bazen 5-10 kişilik grupların bir şekilde sızmaya çalıştığı görülmüş ve anında müdahale edilmiştir.
Suriye sınır böyle. İran sınırındaki tedbirler daha yoğun çünkü Suriye sınırı gibi düz alan değil.
Mesela Van'ın 295 kmlik İran sınırı çok engebeli bir arazi olduğu için oradaki düzensiz göçle mücadele çok daha hassas bir şekilde yürütülmektedir. Çünkü sınır 295 km dir ama oradaki ulaşım yolları 3 bin metre rakımlı dağları da düşündüğünüzde 1200 km ye ulaşmaktadır. Bu yüzden de çok sıkı tedbirler alınmakta ve öyle iddia edildiği gibi gruplar halinde geçişler yaşanmamakta. Teşebbüs edenler yakalanmaktadır!
Van valiliğinin yaptığı açıklamada 2022 yılının ilk dört ayında 37 bin 66 düzensiz göçmenin girişleri engellenmiştir. Yakalananlar da geri gönderilmiştir/gönderilmektedir. Geçişler de öyle gruplar halinde elini kolunu sallayarak değil birilerinin öncülüğünde gizlice yapılmaktadır. Ama güvenlik güçlerimiz de boş durmamaktadır.
Bu işe aracılık yapan 708 organizatör yakalanmış 294 araca el konmuştur.
Hasılı, sınırlarımız kevgire dönmüştür iddiası siyasi bir söylemden öte güvenlik güçlerimize görev yapan memurlarımıza ve yöneticilerimize iftiradır hakarettir. Bu yönüyle o söylemler siyasi söylemin ötesinde ülke güvenliğine karşı sarf edilmiş sözlerdir; onlara karşı sorumluların ağır cevaplar vermek zorunda kalmalarını da savunma tepkisi olarak görmek gerekir.
Bu tür görüntü ve söylemlerin Türkiye'nin güvenliğine yönelik saldırı olarak değerlendirilmesi de doğaldır.
Çünkü bayramın ikinci günü sosyal medyaya düşen görüntü, bir sene önce 4 Mayıs 2021 de İran'da çekilmiş görüntülerdir. Türkiye sınırında çekilmiş gibi gösterip kamuoyunu infiale sevk etmek dış istihbarat teşkilatlarının bir hamlesi olarak değerlendirilmektedir.
Unutmayalım, sınır güvenliği milli meseledir.
Yine son zamanlarda Suriyeli Pakistanlı Afganistanlı göçmenlerin görüntüsü diyerek sosyal medyada yapılan yayınları da aynı kategoride değerlendirmek gerekir.
Halkı yabancılara karşı kışkırtmanın bir diğer adı turist akımı engellemeye yönelik ekonomik hamledir.
Suriyeli, Libyalı, Iraklı, Mısırlı misafirlerimizle sürekli iletişim halinde olan biri olarak şunu söylemeliyim ki kimi Suriyeli gençlerin şımarıklığı ve çevreyi rahatsız edici tavırlarından en fazla Suriyeliler şikayetçi. Çünkü bu üç beş hadsiz tüm Suriyelileri töhmet altında bırakıyor!
Ayrıca Suriyeliler arasındaki suç oranı nüfuslarına göre yüzde 1 civarındadır.
Öte yandan kimi taşkınlık gösterilerinde bulunanların önemli biri kısmının turist olduğunun da altını kalın çizgilerle çizmek gerekir. Evet, şımarıklıktır taşkınlıktır ama onların bu hadsizliklerini Suriyeli misafirlerimize mal etmek doğru olmaz.
Buna rağmen ediliyorsa bilinmelidir ki bu söylem Türkiye'nin iyiliğini istemeyen çevrelerin geliştirdiği bir söylemdir. (Devam edeceğiz...)