Canan Arıtman! CHP’nin İzmir Büyükşehir belediye başkan aday adayı, iki dönem CHP milletvekili. Türkiye’nin gündemine hep anlaşılması güç, akla ve mideye ziyan çıkışlarıyla oturdu. Hatırlıyorum 2008 yılında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün annesinin Ermeni olduğunu öne sürmüş “etnik kökeninin araştırılmasını, DNA’sının incelenmesini” istemişti. Partisinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesiyle yaptığı bir söyleşide konu Arıtman’a gelince “O artık CHP milletvekili değil” diyerek kestirip atmıştı. Canan Hanım genel başkanına bir mektup döşenmiş, CHP İzmir Büyükşehir belediye başkan aday adayı olduğunu hatırlatarak CHP ilkelerinden hiç sapmadığını falan sayıp dökmüş Kılıçdaroğlu’nun özür dilemesini istemişti. İstemesiyle de kaldı tabi.
Neyse, Canan Hanım şimdi de başörtüsüyle ilgili, postal seslerini hatırlatan bir açıklama yaptı ki inanmak mümkün değil! “Başörtüsü yüzünden çocuk tecavüzleri arttı” diyor televizyonda. Gerekçesi bir AK Partili Belediye Başkanı’nın başı örtülü bir kız çocuğuyla çektirip reklam panolarına taşıması! Hangi belediye başkanı? Söylemiyor. Bunu da “bilim insanı” kimliğiyle yapıyor ama kulağa kara mizah kıvamında yansıyor. Bunu kanıtlayacak ne bir veri var elinde ne de bir tek kanıt. Çamur at izi kalsın kıvamında bir laf işte.
Kemal Kılıçdaroğlu neden CHP’nin her seçimden yenik çıktığını bu laflardan sonra hala anlayamıyorsa onun için sadece vah vah diyebilirim. Partisinin adını kullanarak konuşan Süheyl Batum’lar, Canan Arıtman’lar, Muharrem İnce’ler oldukça CHP bir arpa boyu yol alamaz; hepsi de ülke gerçeğinden, bu topraklarda yaşayan insanların beklenti ve isteklerinden habersiz çünkü. Hoş Kemal Bey’in meydan konuşmaları da onlardan az değil ya neyse. Canan Hanım’a gelince, hanımefendi bu son açıklamasıyla, en azından, partisince İzmir büyükşehir belediye başkan adayı seçilmemesine bir gerekçe hazırlamış oldu. İzmir’de Aziz Kocaoğlu ya da Hakan Tartan aday gösterilince “parti benim cesur çıkışlarımı sindiremedi” gibisinden bir mazeret koyabilecek ortaya!
Neyse Canan Hanım’ı bilim insanı kimliğine, CHP’yi de Mustafa Sarıgül Bey’e emanet edip BBC’nin, dört başını örten milletvekilinin TBMM’ye girmesiyle ilgili yorumuna bir göz atalım: BBC yaptığı haberde, başörtülü milletvekillerinin mecliste yerlerini almalarını AK Parti’nin bir seçim propagandası oduğunu, CHP sözcülerinin ağzından sunuyor. BBC’nin değerlendirmesidir deyip geçebilirsiniz, eğer aynı günlerde İngiltere’nin Müslümanlara yönelik faizsiz tahvil çıkaracağı yolundaki kararını gözardı ederseniz. İngiltere Başbakanı Devaid Cameron İslami Ekonomik Forumu’na katıldı ve kürsüye çıkınca ilk sözü “Selamün Aleyküm” oldu! Niye? Müslüman ülkelerin ortada dolaştığı öne sürülen 1 trilyon dolarını İngiltere’ye çekebilmek için tabi. Cameron’un “selamün aleyküm” demesini kimse sorun etmiyor ülkesinde. Türkiye’deyse Marmaray hizmete giriyor hakaret, küfür havada uçuşuyor. Dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin yüzde 20’sine sahip, bin güçlükle yeni yeni ayakta durmaya çabalayan Somali’nin Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Marmaray’ın açılışına davet edildi diye hükümetle alay eden, Japon Başbakanı’nı da ellerini açarak dua ettiği için tefe koyan yarı aydın tayfası, Cameron’u “öngörülü ve cesur adım atabilen biri” olarak tanımlıyor!
Tayyip Bey salt Ortadoğu değil Çin’e de gideceğimizi söylediği zaman bu yarı aydın tayfanın düğmesine Londra’dan bir el basıveriyor herhalde. Başka türlü insan bu kadar aymaz, bu kadar kör olamaz. Londra’daki “o el” ve okyanusun ötesindeki uzantıları değil mi üç gazetede Hakan Fidan’a malum saldırıları düzenletenler? Hakan Fidan üzerinden asıl hedefleri olan Tayyip Erdoğan’a yönelik bu saldırılar aslında neden? Faizsiz tahvil çıkaran İngiltere’nin devşirmek istediği 1 trilyon doların Türkiye’ye gelmesi için gecesini gündüzüne katarak çalışan Başbakanı nasıl alaşağı edebiliriz düşüncesinin ürünleri bütün bunlar. Niye alaşağı etmek istiyorlar Tayyip Bey’i? Çünkü Türkiye eskiye dönecek bir gecede de ondan. Eh eski Türkiye’yi de muma çevirmekten kolay ne var ki birader!