ZTK dördüncü turunda Süper Lig ekipleri Fenerbahçe, Trabzonspor, Gaziantep, G.Birliği bir alt küme takımlarına yenilip elenmişlerdi! Galatasaray, uzatmalardan sonraki penaltıların sonuncusunda rakibi hata yapınca turu ancak geçmişti!
Bunlardan çok ders çıkar, ama öncelikle iki büyük gerçeği görmek gerekir:
Birincisi, büyük kulüplerin oyuncu planlamalarının yetersizliği... Yedek ağırlıklı oynadıklarında alt küme takımlarına bile diş geçirecek güçleri kalmıyor!
İkincisi de teknik yönetmenlerin horozluklarının tamamen önde gelen oyuncularına dayalı olduğu. İkinci adamları ‘üretken biçimde’ hazır tutamadıkları, yani işlerini tam yapamadıkları...
Biliç de Beşiktaş’ı, Mancini’nin, Yanal’ın mantığı ile sahaya sürdü. Kâğıt üzerinde elbette doğru yaptı. Uzun süredir sakat olanları, geleceği emanet edebilecekleri gençleri sahaya sürdü. Ama... Onlar bekleneni verecek biçimde hazır değillerdi! Ve hepsinin bir arada denenmesi, amacı olan bir maçta büyük bir hataydı. Görüş zayıflığıydı. Tüm ikinci adamlar birlikte sahaya sürülürlerse takımın müthiş bir değer kaybı oluyor. Böyle, alt kategori takımı karşısında bile etkili hücuma çıkamayan, yaratıcılığı olmayan, savunma şaşkınlığı içinde bir Beşiktaş 1.ligde bile zirveye oynayamaz.
Çok uzun sakatlıktan dönen İsmail, yeni denenen biri olsa seçmeyi kazanamazdı. Elbette ‘beklenecek’ bir oyuncu. Holosko, Eneramo, Escude de belki aynı sınıfta. İki hücum adamı Holosko ve Eneramo çok sıradandılar. Ya gençler? Onlar da ‘işte geldiler’ dedirtecek verimde değillerdi. Ama bir beklenti yaratıyorlar. Üretken olmasalar da kendilerini oyuna verişleri iyi. Muhammed’den çok şey umduğumuz için mi bilmiyorum, bir türlü ilerleme göremiyoruz. Sanki Alex olmuş da böyle bir maçta yürüyerek idare ediyormuş gibiydi. Bu gençler, bu yaşlarda futbollarını olgunlaştırırlarsa değerli olurlar. Bunu öğrenmeliler. Beşiktaş ikinci yarıda bir takım kimliği yakaladı, ama oyun değeri yeterince yükselmedi. Biliç’in böyle bir kadro ile kupa yarışını riske etmesi hoşgörü kaldıracak bir hata değildi.