Quaresma’nın sahip olduğu futbol meziyetlerine hayranım. Ama bir maçın ve ligin akışı içinde iyi özelliklerini ‘sürekli’ göstermeyişi ve buna aldırmayan yapısına öfke duydum hep. Onun için geç de olsa iplerin kopmasına çok sevindim.
Zira bu Q7 ayrılığı, ülkemizde çalışan yabancı hatta yerli oyuncular için önemli bir ders olacak. Sahip olduğunuz güzellikleri göstermeniz için size ödenen paranın karşılığını (geçerli bir özür olmaksızın) vermezseniz tepkiyi görürsünüz, hesabınız kesilir. Bu bir vefasızlık değildir. Alış-veriş gereğidir. Quaresma’nın Beşiktaş formasıyla çok iyi işler yaptığı oldu. Alkışladık. Oynatılamadığı zaman onu aradık. Ama zaman en iyi değerlendirme aracı. Bütüne baktığınızda iki yılda takımın oynadığı 110 resmi maçın 73’ünde sahaya çıkmış ve onu bir yıldız kimliği içinde gördüğümüz 10 maç ya var ya yok! Maliyeti en az 35 milyon lira! İtalyan La Gazzetta dello Sport gazetesinin onu ‘kıyamet öncesinin’ bidon’u (tarihin en berbat transferi) seçmesi bundan. İtalya’da en kötü futbolcuya bidon derlermiş...
İlginç değil mi, İtalyanların ‘en iyi teknik yönetmen’ (Del Bosque) ve ‘en bidon’ seçtiklerinin ikisini birden Beşiktaş kullandı!
Del Bosque’de var olanı göremeden, Quaresma’da olmayanı geç de olsa görerek ikisini de gönderdi! En az 60 milyon lira verildi onlara! Hiçbir şey alınmadı! Quaresma’nın ‘verimsizliğine’ Fikret Orman yönetimi cesurca tepki koydu! Kendilerine olan tepkileri direşkenlikle göğüsledi... Bu kararlarının doğruluğunu hep savunduk, ancak Q7’yi kullanmadan beslemelerine, pazarlama yöntemlerine katılmadık.
Quaresma’da süreklilik yoktu. Olsaydı ve Simao, adına uygun verimliliğini Beşiktaş’ta sürdürebilseydi... Almeida Avrupa’da adını andıracak miktarda golle ‘gol kralı’ olurdu. Ama onlarla yılda (22 maç) 10 gol atarken, bir yanda Holosko bir yanda Olcay varken ligin ilk yarısında oynadığı 15 maçta 9 gole ulaştı. Bu bize ders olsun. Teknik yönetmenlerin kendilerini başarılı göstermek, yöneticilerin kendi zamanlarının üstünlüğünü kanıtlamak için, önde gelen özelliklerini geçmişte bırakmış, ‘eski’ yıldızlara sarılmalarına hoş bakmayalım artık. Büyük paraların verildiği adamların büyük verimlerinin olup olmayacağını önceden görebilmeliler. Ki bunu yaparlarsa asıl o zaman büyük teknik yönetmen ve büyük kulüp yöneticisi sayılacaklardır.