ABD Başkanı Biden, her fırsatta yeni bir dünya düzeninden bahsediyor.
Ne var ki, bu düzen fikrinden insanlık çok çekti.
Gelecek adına da endişe verici bir durum.
Onun için yapısal eleştirilere daha çok yer vermeliyiz.
Ve "Avrasya Anakara'sı"nda bütünleşme fikrini geliştirmeliyiz.
Amerika'nın Wilson'dan beri en büyük yalanının demokrasi olduğunu artık hepimiz biliyoruz.
Bütün yıkıp dökmeleri, katliamları "dünyayı demokrasi adına emin hale getirmek" için.
Bir de bu demokrasi idealini yerleştirmeyi Amerika'nın ahlaki sorumluluğu(!) söylemiyle sunmuyorlar mı...
Geçenlerde ölen ve aldığı kararlarla yüzbinlerce insanın yok olmasına, hayatlarının kararmasına neden olan Henry Kissinger'ın hemen hemen bütün kitaplarında bu ahlak söylemi kullanılır söz gelimi...
'Diplomasi' kitabındaki şu satırlara bakın...
"Dünyada hiçbir ulus, Amerika kadar kendini ahlaki değerlerle bağlamış değildir."
Milyonlarca insanı yok eden bir sorumluluk bilinci!
Hiroşima ve Nagazakiye bomba atarken hep bu ahlak bilinci.
Irak'ta milyonları katlettiler...
Afganistan'da katlettikleri insan sayısı yüzbinleri bulur...
Vietnam'da insanları portakal gazıyla boğdular.
Bugün de, sırtını sıvazlayarak terörist Siyonist rejimin katliam yapmasını cesaretlendiriyorlar.
Birçok darbenin arkasında onlar var.
Latin Amerika'da darbe yapmadıkları ülke yok neredeyse.
Arjantin, Brezilya, Şili ve daha niceleri...
Her darbeye bir fikir giydirirler:
"Şahsen ben, liberal diktatörü, liberalizmin olmadığı demokratik bir yönetime tercih ederim. Kişisel izlenimime göre örneğin Şili'de, diktacı yönetimden liberal bir yönetime geçişe tanık olacağız." diyerek, diktatör Pinochet'ye destek verir Amerikan dünyasının fikir babalarından Hayek.
Pinochet, Şili'de darbe yaparken, ABD'nin dünyayı demokrasi için emin hale getirme idealine büyük destek verdi.
Çünkü Amerikan düzeninin en önemli araçlarından biri darbelerdir.
Binlerce insan da tam da bu yüzden kaybedilmişti.
Devam edelim...
Şu anda Rusya ile savaşın içine itilen Ukrayna'da insanlar ölmeye devam ediyor.
Türkiye'deki bütün darbelerin de arkasında onlar vardı.
27 Mayıs'ta onlar var.
12 Mart'ta onlar var.
12 Eylül'ü 'onların çocukları' yaptı.
93 örtülü darbesindeki kurgular...
28 Şubat düzeneği...
En son 15 Temmuz, hep onların planlarıyla gerçekleşti.
Hepsi biliniyor bunların.
Avrupa...
Turuncu devrimlerin yurdu Ukrayna...
Ukrayna'da, Biden-Victoria Nuland'in yüksek Amerikan ahlakı ideali için birlikte gerçekleştirdikleri Maiden darbesinden itibaren on binlerce insan çatışmalarda can verdi.
Dünyanın birçok yerinde işkencehane oluşturan onlar.
Bir düzen tesis ettiklerini söylüyorlar.
Sömürü politikalarıyla pazarlara hâkim oldular.
Uluslararası ticaret üzerinde askeri hâkimiyet onlarda.
Evet... Hep demokrasi için...
Hep ahlakın yüksek ilkeleri için ABD, söz gelimi...
Sadece 1991 yılından 2022'ye, yani son otuz yıl içinde 251'den fazla askeri müdahale gerçekleştirdiği biliniyor.
Teröre vekalet vererek ülkelerde çıkardıkları kaos da cabası.
İşte, Joe Biden'ın ABD'nin bu kirli siciline rağmen, yeni dünya düzeninden bahsetmesinin gerçek nedenini herkes biliyor.
Her krizden sonra da bu fikrini tekrarlıyor...
7 Ekim olaylarından on beş gün sonra, yani 22 Ekim'de bu fikirlerini şöyle dillendirmiş:
"Bence elimizde bir fırsat var. Eğer yeterince cesur ve özgüvenli olursak, dünyayı daha önce hiç yapılmamış bir şekilde birleştirebiliriz. Savaş sonrası dönemde oldukça iyi işleyen bir 50 yıl geçirdik ancak şimdi bunu kaybettik. Yeni bir 'yeni dünya düzenine' ihtiyacımız var."
O günden bu yana 20 bin Filistinli katledildi.
İbadethaneler, hastaneler, okullar bombalandı.
"İyi işleyen 50 yılın" dökümü de ortada.
Oligarşinin kirli perdesi sözde demokrasi idealinin maliyetine bütün insanlık katlanıyor.
Onun için perdeleri kaldırmak gerekiyor.
ABD'nin kaos stratejisine karşı dik durabilmek için Avrasya'yı bütünleştirecek yeni bir hukuk tesis edilmeli.
Yoksa kıyamet...