ABD’nin Demokrat Parti başkan adayı Joe Biden’ın 2019’un sonunda, New York Times’ın editörlerine verdiği röportajda Türkiye hakkındaki sözleri haklı olarak tartışma yarattı.
Biden’a başkan seçilirse Türkiye’ye karşı nasıl bir politika izleyeceği soruluyor. O da “Kürtler (Tabii ki PKK ya da YPG demiyor) konusunda ona (Erdoğan’a) boyun eğmeyeceğiz, bölgedeki müttefiklerimizle bir araya gelerek, onun bölgedeki faaliyetlerini nasıl izale edeceğimizle ilgileneceğiz” diyor ve “Özellikle Doğu Akdeniz'de petrolle ilgili faaliyetleri ve çok sayıda başka şey konusunda endişeli olduğunu” söylüyor.
Türkçesi, Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti kurma kararlılığında olduklarını teyid ediyor. Trump döneminde akamete uğradığını düşündüğü bu politikayı devam ettireceğini ve Türkiye’nin buna karşı verdiği mücadeleye boyun eğemeyeceğini söylüyor.
Yanısıra Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Mavi Vatan politikasından rahatsızlığını da ifade ediyor.
Unutmayalım, her ikisi de Türkiye için hayati önemde konular! Biden muhalefeti kara kaşı kara gözü için değil Türkiye'nin aleyhine işlere onları razı edebileceği için iktidara getirmek istiyor. Erdoğan'ı Suriye ve Doğu Akdeniz'de geri adım atmadığı icin devirmek istiyor.
Tüm bunları nasıl yapacağını da açıklıyor Biden; “Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için muhalefetle temasa geçip onları güçlendirerek…”
İşte bu sözler dolayısıyla muhalefeti telaş almış durumda. Aynı zamanda bir itiraf da olan Biden’ın açıklamasının maliyetini hafifletmeye çalışıyorlar. Zira Biden, emperyal bir üslupla, Trump’ın başkanlığı döneminde kesintiye uğrayan Türkiye için beka meselesi hangi konu varsa takipçisi olacağını, bunları da bizdeki muhalefetle gerçekleştireceğini söylüyor.
Biden’ın bu açıklaması “Dış mihraklar” neymiş, “üst akıl” neymiş, 15 Temmuz gecesi ne yaşanmış, “PYD terör örgütü değildir, PYD’liler vatanını savunan insanlardır” lafı neden edilmiş, “Hendek kazan arkadaşlar” naifliğinin sebebi neymiş, CHP-HDP ittifakı nerelerde kurulmuş, “Doslarımızla iktidar olacağız” söylemi neye işaretmiş… 2013’ten bugüne yaşadığımız her şeyi, CHP’li seçmenin anlamıyorum taklidi yapmasına imkan vermeyecek açıklıkla, ortaya koyuyor.
Özeti şu; 2013-2016 arası Türkiye’ye karşı uygulamaya koydukları politikayı başkan olduğunda sürdüreceğini bunun için de Erdoğan’ı devireceklerini söylüyor. “Darbe ile değil seçimle…” demeyi de ihmal etmiyor. Bir itiraf daha….
***Peki, muhalefet bu rezilliği nasıl temizlemeye çalışıyor?
IMF ile otel odalarında basılanların “Bağımsızlık bizim karakterimizdir” gülünçlüğü malum.
“Açıklama 7 ay önce yapılmış, neden şimdi gündem oluyor, bu bir erken seçim habercisi mi?” diyenler var. “Biden’la kucaklaşan Erdoğan düşünsün”cüler, bir de "Biden muhalefete değil Erdoğan’a çalışıyor"cular. Aynı şeyi söylüyorlar.
Daha adaylığı netleşmemişken ve söz konusu gazete, söyleşinin bu kısmını öne çıkarmamışken Türkiye medyasında gündem olmaması normal.
İletişim Başkanı Altun'un dediği doğru, madem 8 ay öncenin lafı ve biz şimdi tepki verdik, siz neden o gün biz maşanız değiliz demediniz.
O gün Biden, Türkiye karşıtlığı noktasında al birini vur ötekine diyeceğimiz aday adaylarından biriydi. Ama artık müstakbel ABD başkanı olarak, Türkiye’nin bağımsız politikalarından rahatsız olduğunu bunu değiştirmek için muhalefeti birleştireceğini söylüyor.
Dünyanın neresine giderseniz gidin bu skandaldır.
ABD için değil, o ülkenin muhalefeti için.
*** “Türkiye’nin DEAŞ’a yardım ettiği” iftirasını atan Biden’ı papağan gibi tekrarlayanlar kendileri değilmiş, “Erdoğan Lahey'de yargılanacak” diye parmak sallamıyorlaşmış gibi, “Seçimle ya da değil, Erdoğan'ı devireceğiz" tehdidi savuran CHP sözcüleri olmamış gibi, Meclis çatısı altında Türkiye’nin DEAŞ’a sarin gazı temin ettiğini ileri sürecek kadar ileri gitmemişler gibi bugün Biden’a sözde tepki göstererek içinde oldukları bataklıktan çıkmak için çırpınıyorlar. Çırpındıkça da batıyorlar.
Oysa 2013-2016 arası dönem, (Gezi kalkışması ve 15 Temmuz darbe girişimi) tam da Biden’ın sözünü ettiği Türkiye’yi dize getirme politikaları realize edilmeye çalışıldı ve muhalefet de her uzvuyla bu planın parçası oldu.
Artık ne yapsalar boş; “Dostlarla iktidar olacağız” sözü, ABD destekli ve Türkiye’nin milli menfaatlerini hedef alan bir politika olarak kayda geçmiştir.