Doygunluk hissi mide, bağırsak ve yağ dokularımızdan, beynimizde bulunan hipotalamus salgı bezine gelen sinyallere bağlıdır. Bazı besinler beyne hızla bu sinyalleri göndererek kilo vermeyi sağlıyor.
Çevremizde duyularımızı uyaran işaretler, sosyal baskılar, iştah ve açlık hisleri yemek tüketimimizi arttırabilecek etkenler. Fizyolojik olarak, yemek tüketimimiz mide, bağırsak ve yağ dokularımızdan, beynimizde bulunan hipotalamus salgı bezine gelen sinyallere bağlıdır. Öğün sırasında, gastrointestinal sistem sayesinde vücudumuzda biyokimyasal peptit sinyaller ve doygunluk etkenler üretilir ve beyine yollanır. Bu sinyallerin bazıları doygunluğu gerçekleştirerek yemek tüketimini azaltır. Yemeklerin enerji yoğunluğu da doygunluk üzerinde etkilidir. Düşük enerji yoğunluğu olan yiyecekler ise daha tok tutar. Diyetin enerji yoğunluğunu azaltmak yiyeceklerin lif oranını arttırmalü mümkün.
Yağlanmayı engelleyen kimyasallar
Bazı yemeklerin içlerinde bulunan maddeler metabolik olarak aktiflerdir ve doygunluğu sağlamakta yardımcı olurlar. Bu maddelerin bazıları, CCK hormonunun salgılanmasını sağlar. Çeşitli yiyecekler, hormonları etkileyerek enerji metabolizma oranını ve yağ dokularının kırılma derecelerini değiştirir.
Çay: İçinde, yüksek oranda polifenol barındırır, en çokta yeşil çayda vardır. Yağlanmayı engeller ve kilo alımını yavaşlatır.
- Orta boy zincirli trigliseritler (MCT): MCT’ler gastrointestinal sistemde kırılıp emilirler kana karışıp karaciğere yollanırlar. Yağ dokularında depolanmazlar. Az yağlı süt, yoğurt ve peynirlerde MCT fazlası ile bulunur.
- Diasilogliseroller (DAG): Emilim sonrası yağ dokularında depolanmadan karaciğere gönderilir. Sarımsak, pırasa, soğan, acı biber, salatalık, buğday ve mercimekte bolca vardır.
- Konjuge Linoleik Asit (CLA): Süt ürünlerinde ve etlerde bulunan bu yağ asitleri, hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda, kilo alımını yavaşlattığı belirtilmiştir. Süt, kırmızı ve beyaz et, yoğurt bu maddeden zengindir.