Cannes Film Festivali’nde envai çeşit soruna cesurca el atan, olayları olanca çiğliğiyle, gerçekleri bütün çıplaklığıyla yansıtabilen sinemacılar, bu filmleri pazarlamak için en lüks oyuna katılıyor.
Her Cannes Film Festivali’ne gittiğimde sinemanın zarfıyla mazrufu arasındaki çelişkiye şaşırmaktan kendimi alamam. Gün boyu binlerce sinema ve basın işçisi oradan oraya koşturur, toplantılar düzenler, görüşmeler yapar, yazı yazar, fotoğraf çeker, tanıtım yapar. İzledikleri filmler genellikle ezilenlerin, acı çekenlerin, suça itilenlerin, göçmenlerin, toplumun en alttakilerinin trajik öyküleridir. Elbette onları sömüren kapitalistlerin ve yozlaşmış politikacıların, eleştirileri de ihmal edilmez.
Akşamleyin ise bir pırıltı, lüks, gösteriş, eğlence patlak verir ki kalan her şeyi siler atar ve medya başta olmak üzere herkesin gözünü kamaştırır. Son dönemin en gözde aktrislerinden, Fransa ve Avrupa kadar ABD’yi de fetheden Marion Cotillard’ı kırmızı halı üzerinde bütün cazibesiyle yürürken görenler, başrolü üstlendiği Jacques Audiard filmi De Rouille et d’Os’ta (Pas ve Kemik) bacakları kesilmiş ve protez takmış, saçları bakımsız ve makyajsız oynadığını akıllarından bile geçirmemiştir. O asalet simgesi gibi topuzu ve askısız elbisesiyle bir kraliyet ailesi mensubuna benziyordu Cotillard. Bir Riviera havuzundaki gösteri sırasında bacaklarını kaybeden katil balina eğitmenine değil!
AĞIR İŞÇİLER FOTO?MUHABİRLERİ
Envai çeşit soruna cesurca el atan, insanı en küçük düşürücü hallerinde görüntülemekten çekinmeyen, olayları olanca çiğliğiyle, gerçekleri bütün çıplaklığıyla yansıtabilen sinemacılar, bu filmleri tanıtmak ve pazarlamak için en lüks oyuna katılır. Audiard da bu filminde de diğer filmlerinde olduğu gibi hayatta kalmaya çalışan en alttakilerin dünyasını anlatıyordu örneğin. Patronlarının işten çıkarabilmek için gizli kamerayla gözetlediği sendikalı işçileri, çıplak elle yasa dışı boks yapanları, vs...
Bu tuhaf ikileme kırmızı halının ağır işçileri foto muhabirlerini de ekleyin. Erkekler smokin kadınlar gece elbisesi giymek zorundadır, en hoş pozları yakalamak için ter dökerken bile! Salona dahi girmeyecekleri halde! Kan ter içinde basın odasına koşar ve kimsenin etrafındaki o feci karmaşayı fark edemeyecekleri şık şöhret fotoğraflarını dünyaya geçerler.
Türkiye medyasının birçok imzası sadece zarfa bakarak sürekli bu ihtişama özenmez, bütçesi Cannes’a seçilen en alçakgönüllü yapımınki kadar olan film festivallerimizden ve penye giysili konuklarından böyle bir kırmızı halı performansı beklemez mi?
NASRALLAH BİLE ORADAYDI
Düşünün bütün dünyanın tanık olduğu Tahrir Meydanı direnişinden, Mısır’ın çoğulcu demokrasiye geçerek tamamlamak için hala kan döktüğü bir devrimden bahseden Yousry Nasrallah bile oyuncularıyla objektiflerin karşısındaydı. Yıllar sonra ülkesini Cannes’da Altın Palmiye adayı olarak temsil edebilme fırsatı yakalayan Mısırlı yönetmenin filmi Baad el Mawkeea (Savaştan Sonra) üzerine kurulduğu tezatları da Cannes’da bilfiil yaşadı!
Nasrallah’ın filmi erken yapılmış ve birçok şeyi aynı anda anlatmaya çabalarken hepsine değinmekle yetinen bir film ama acıtan hakikatleri beyazperdeye sıcağı sıcağına taşıma yürekliliğini gösterdiği; bunu bir üslup çerçevesinde aktarabildiği ve Mısır’ın bu devrim sürecindeki en önemli itici gücü olan kadınların özgürleşme hareketini öne çıkararak yapabildiği için yönetmeni takdir etmemek elde değil. “Tahrir’de kim vardı, neler oldu? Aydınlar ne istiyordu? Kadınlar neler çekiyor? Kıptilerin yeri nedir? Hala feodal sistem içinde yaşayan tabakayı cehaleti nedeniyle dışlamak doğru mu? Sınıfsız toplum mümkün mü? Devrimci sloganlar atanlar kişisel meseleler söz konusu olduğunda davul bile dengi dengine demez mi?” gibi onlarca soruyu soruyor Baad el Mawkeea.
Bırakın 80 milyonluk Mısır’ı ve kadim uygarlığını Cannes Film Festivali çerçevesinde bile onlarca çelişki ve tezat yaşamıyor muyuz? Yaldızlı bir davetiye zarfından kara haber çıkıyor!
James Bond hava durumu kurbanı
CANNES’DAKİ Plaj Sineması etkinliği bu yıl James Bond filmlerine ayrıldı. 20 küsur filmi birden göstermiyorlar elbette! Ancak aralarında Casino Royale’in de bulunduğu seçilen filmler de mevsim normallerinin altında seyreden hava sıcaklığı yüzünden rağbet görmüyor. Gece 15 derecenin altında ve rüzgara açık alanda film izlemeye polar battaniyeler bile yetmiyor!
Cotillard, Farhadi filminde oynayacak
ELLY Hakkında ve Bir Ayrılık (Altın Ayı ve Yabancı Dilde En İyi Film Ödülü almıştı) filmleriyle tanınan Asghar Farhadi’nin henüz adı konmamış yeni filminde Marion Cotillard oynayacak. Memento Film’in açıklaması ilgiyle karşılandı.