Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Beştepe’de çoğunluğu bayan olan güzellik uzmanı esnaflarla bir araya geldi. Onların sorunlarının çözümü ile ilgili Bakanlar Kurulu Kararnamesini de kürsüde canlı yayında onların arasında imzaladı.
Salondaki coşku görülmeye değerdi. Sayın Cumhurbaşkanı yapılan büyük hizmetleri anlattıkça yürekten gelen alkışlar durmak bilmedi. Şöyle düşündüm; “16 Nisan’daki ‘Evet’ için sadece hasımlarımızı ürküten, dostlarımızı sevindiren hizmetlerin yapılmış olması bile yeter. Bu hizmet kervanının, heyecanının ve aşkının, bu insan önde yürürken devam etmesi, büyümesi lazım” dedim. Tıpkı 15 Temmuz’daki liderliği için söylediğim Arif Nihat Asya’nın Erdoğan’a o çok yakışan ifadesini bir daha hatırladım: Yürüyeceksin millet yürüyecek arkandan...
Yürüyor ve millet de onu takip ediyor, bırakmıyor. 16 Nisan’da da bırakmayacak.
Dün Beştepe’deki samimiyeti, coşkuyu; kıskanmadan, haset etmeden, önyargı ile bakmadan görebilenler ancak, “Erdoğan’ın liderliği”nin ne anlama geldiğini anlayabilirler. Erdoğan düşmanlığı, kin ve nefreti ile vicdanı kararmış, katılaşmış olanlara bir şey anlatamayız.
Onlar Erdoğan’ın bu milleti kutuplaştıran değil, bütünleştiren, kucaklaştıran lider olduğunu kabullenemiyorlar. Türkiye’nin milli ve yerli değerler ile ayağa kalkmasından doğan kendi rahatsızlıklarını Erdoğan düşmanlığı ile perdelemek istiyorlar.
Evet, Sayın Erdoğan, Batı’nın arkasında olduğu o algı operasyonunun tam tersine bu milletin kardeşliğinin mayasını karıyor, harcını döküyor. Maddi ve manevi güzelliklerimizi ihyaya çalışıyor. Milletçe güzelliklerimizin uzmanıdır Erdoğan…
Birkaç gün önce TÜGVA’nın (Türkiye Gençlik Vakfı) 4. Gençlik Buluşması’nda, büyük çoğunluğu başörtülü genç topluluğa konuşan da, büyük bir coşku ile alkışlanan da Recep Tayyip Erdoğan’dır. Dün çoğunun başı açık olan güzellik uzmanlarına konuşan ve yine coşku ile alkışlanan da Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan’da laik-dindar ayrımı yoktur.
‘Hayır’cıların çadırını ziyaret ettiğinde “biz 3. Boğaz Köprüsüne Yavuz Sultan Selim ismini sizin anladığınız ya da size anlatılan gerekçeyle koymadık” derken de Sünni-Alevi kardeşliğini savunan Erdoğan’dır.
Bu milletin asli unsuru Kürt vatandaşlarımız için “benim Kürt kardeşlerim” diye yürekten seslenen de Erdoğan’dır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “biz bu millete sevdalıyız be...” dediğinde, milletimizin bu sevdayı karşılıksız bırakacağını zannedenler hep yanıldılar.
Başta FETÖ elebaşı F. Gülen yanıldı. Erdoğan’a savaş açtı ve 15 Temmuz’da öldürülmesini istedi.
Terör örgütü PKK, vatanı bölmek için hendekler kazarken de, İsviçre Parlamento binası önünde astığı pankartta Cumhurbaşkanımızın şakağına tabanca dayarken de yanıldı.
FETÖ’yü ve PKK’yı destekleyen şer şebekesi de yanıldı.
Yanılmayan millettir. Yanılmayan; suikast tehdidi savuran o pankarttan söz ederken “Biz buralara bunlarla gelmedik. Biz milletimizle geldik, milletimizle yürüyoruz…” diyen Erdoğan’dır.
Bugün Çanakkale ruhundan boşuna söz etmiyoruz. “Çanakkale’de karşımızda yedi düvel vardı” diyoruz. Bugün fazlası var. Çanakkale’de müttefikimiz olan Almanya bugün şer cephesinin içinde. PKK’ya da FETÖ’ye de gözümüzün içine baka bakan kucak açan, himaye eden, AB’deki Türkiye düşmanlığında başı çeken Almanya…
Dün Çanakkale’de olmayan ABD, bugün Suriye’deki PKK’ya açıktan silah yardımı yapıyor. Pensilvanya’daki FETÖ elebaşını kullanıyor.
Kim ne yaparsa yapsın Milletin Adamı’nı yıkamayacaklar, yenemeyecekler. 16 Nisan’daki ‘Evet’ kararı ile bu millet, Recep Tayyip Erdoğan’a yine sahip çıkacak...