Yemek akımları, diyetleri derken günlük dile, hayatımıza dahil ettiğimiz kelimeler oluyor. Antioksidan, biotin, likopen, gıda intoleransı ve daha birçok kelime... Liste kabarık, aralarından son dönemde günlük hayatta en çok karşımıza çıkanlarla küçük bir egzersiz yapalım. Bakalım kelime anlamlarını ne kadar biliyoruz?
Okullarda müfredata adab-ı muaşeret ve günlük beslenme terimleri, bölgelere göre yemek isimleri, içerikleri, tekniklerle ilgili bir ders koyulsun çok isterdim. Bizlerin yıllar yıllar içinde öğrendiğimiz gıda terimlerini gençler okuldan mezun olduğunda biliyor olsaydı fena mı olurdu? Bence hayatları çok kolaylaşırdı.
Yemekse söz konusu, sadece yemek eylemi ile sınırlı olmamalı. Ne yediğini, nereden geldiğini, neden yediğini bilmek gerek. Hayatta yemekten önemli ne var? Sağlık, matematik, kimya, biyoloji, ticaret hepsi içinde. Uğruna savaşlar verilen, stratejiler kurulan gıda üretiminin, hayatta kalmak için en çok yaptığımız şeyin, yani yemek yemenin okullarda temel eğitimi neden olmasın?
Gıdalarla ilgili bazı kelimeleri biliyor ‘muş’ gibi yapana sık rastlıyorum. Evet, temel bilgiler okuldayken öğrenilse hiç fena olmaz ama yemekse konumuz zaten hayat bir şekilde öğretiyor. Öyle deniz derya bir dünyaki bu, sürekli değişen akımlarla, bilgilerle ve ürünlerle sarıp sarmalanan eğitimi hayat boyu zaten isteseniz de bitmiyor.
ANTİOKSİDAN
Metabolizma doğal olarak bazı antioksidanları üretebiliyor. Bazılarını da gıdalardan alıyor. Antioksidanların ortak görevi ise hücrelerde dolaşan serbest radikallerden bizi korumak.
GIDA İNTOLERANSI
Gıdada bulunan bir enzime, proteine karşı sindirim sisteminin gösterdiği reaksiyon, alerji. Sebebi ise vücuttaki bir enzim eksikliği. Vücut belli bir gıdayı sindirmekte zorluk çektiğinde, sindirim sistemi tahriş oluyor.
ÇÖLYAK
İnce bağırsağın glütene karşı gösterdiği kronik alerjik tepki. Glüten, bir protein grubu. Bu sebeple glüten içeren tahılları çölyak hastaları yiyemiyor. Çölyak, son yıllarda glüten hassasiyeti ile karıştırılmakta. Bu ciddi bir hata çünkü çölyak genellikle kronik bir hastalıkken, glüten intöleransı geçici olabilen bir rahatsızlık.
GLİSEMİK YÜK
Glisemik indeks hayatımızda yeni bir kavram ama az çok bilen var. Ancak ‘glisemik yük’ hayatımızda oldukça yeni. Her gıdanın glisemik indeksi/değeri ile gramajına paralel içerdiği karbonhidrat miktarının çarpımı, 100’e bölününce bize glisemik yükü gösteriyor. Bazı beslenme uzmanları için glisemik indeksten daha önemli bir gösterge.
RAFİNE GIDALAR
Rafine yani işlenmiş gıda demek. İnceltme, damıtma, arıtma, beyazlaştırma, ayrıştırma gibi işlemlerin genel ismi. Rafine edilen gıdalar genel olarak yapısal değişikliğe uğrayarak besin değerini kaybetmekte.
ASPARTAM
Rafine şekere alternatif bir tatlandırıcıdır. Rafine şekere alternatif suni olarak yapılan ilk tatlandırıcı. O yüzden hakkında bolca yazı ve araştırma bulmak mümkün. Üzerinde şekersiz yazılı hazır paketli ürünlerin pek çoğunda bulunuyor. Doğal olarak besinlerde bulunabilen iki çeşit amino asidin birleştirilmiş hali. Dolayısıyla vücudun tanıdığı maddeleri içermekte ve vücuttan rahatlıkla atılabilmekte.
GIDA GÜVENLİĞİ
Sağlıklı beslenme refleksi güçlendikçe hayatımıza dahil oldu. Gıda güvenliği, sağlık riski oluşturabilecek katkı maddeleri, gıdanın bizati kendisi ve tüm zararlı organizmalar için alınan tedbirleri kapsamakta.
KATOJENİK BESLENME
Yirmili yıllarda epilepsi tedavisi için öngörülen bir beslenme diyetiydi. Yaklaşık iki yıl önce Amerika’da başlayan katojenik beslenme çılgınlığının rüzgârı bize yeni savruldu. Katojenik diyet, karbonhidrat yerine yüksek yağ içeren bir diyet. Yeni bir ekol. Karbonhidratlardaki azalma metabolizmada ketozis adı verilen metabolik bir durum ortaya çıkarıyor. Böylelikle enerji için yağ yakmaya odaklanan metabolizma kalori saymadan yedikçe zayıf kalabiliyor. Bir çok bilim adamı bu diyetin vücut dengesine hasar verdiğini, erken yaşlandırdığını ve bağışıklığı düşürdüğünü iddia ediyor. Öyle ki bugün epilepsi tedavisinde bile başvurulabilecek son yöntem. Yani bu diyete başladıysanız bir kez daha düşünün.
INTERMITTENT FASTING
İsmi pek havalı, yeni bir akım gibi duruyor ama bu da eski bir diyet. Bildiğimiz ismi ‘oruç diyeti’. En hızlı kilo kaybına neden olan diyetlerden biri. Bir çok bilim insanı bu tip hızlı etki eden her diyetin beyin ve bağışıklık sistemine olumsuz etkisi olduğu görüşünde birleşiyor.
FLEXITARIAN DİYETİ
Oxford Sözlüğü 2014 yılında flexitarianizmi, ‘esnek’ ile ‘vejetaryen’ kelimelerinin bileşimi olarak, vejetaryen olmayıp bu yaklaşımı benimsenmesi olarak tanımladı. Et yemekten kaçınan, beslenmesini bitkisel gıdalara yönlendiren kişileri kapsıyor. Az miktarda ve uzun aralıklarla çeşitli et takviyeleriyle yarı vejeteryan bir diyet olarak adlandırılıyor. Asıl olarak bu diyet ilkeli bir hayat duruşu; hem etik anlamda hem de sağlık açısından birçok dinamiği kapsıyor. Beslenme uzmanları genel olarak bu diyetin yararlı olduğu görüşünde birleşiyor.
FONKSİYONEL GIDA
Suni hiç bir gıdayı kapsamayan, vitamin veya takviyeleri içermeyen tamamen gerçek ve sağlıklı gıdaları kapsayan bir terim. Laktozsuz süt, glütensiz hamur işleri, düşük sodyumlu gıdalar, işlenmemiş besinler, probiyotikler gibi doğal ve gerçek gıdaları kapsıyor.