En son üretilmiş ‘sorun’, kaptanlıktı!
Bir önceki, İnönü stadının yıkım çalışmaları sırasında tarihi esere rastlanmasıydı!
Ronaldinho’nun transfer edileceği haberleri transfer süresi bitimine değin süreceğe benziyor...
Takımın teknik yönetmeni Biliç “Kaptanın kim olacağına henüz karar vermedim” demekte... Toraman, Sivok, Fernandes taşıdı bandı hazırlık maçlarında...
Toraman, “Benim için dert değil” dedi ve çok güzel bir boyut açtı: “Kaptanlığımı alsalar da Beşiktaşlılığımı alamazlar...”
Zaten kaptanlık bir formalite olmuş artık... Ancak bir sorun olarak gündemden düşürülmüyor!
Toprak üstündeki tribün yıkılırken ‘tarihi eser’ çıktığı öne sürülmesine gerçekten ne söyleyeceğini bilemiyor insan!
Kulübün Başkanı, “Ronaldinho’yu aklımızdan geçirdik, ama maliyeti nedeniyle ‘kesinlikle’ vazgeçtik” diyeli hani oldu. Ancak alınacağı haberleri tüm hızıyla sürmekte!
Yeni stadın ne zaman biteceği üzerinde sıklıkla durulmakta. Başkan “bir yıla biter” dedikçe, o sürede bitmeyeceğinin haberleri yapılıyor!
Örnekleri çoğaltmak olası. Ne var ki yazıda amacım o değil.
Medyanın Beşiktaş için sürekli olumsuzluk üretmesi!
Beşiktaş geçen yıl olağanüstü zor koşullarda, 4-5 milyon avroluk transferle lige girdi. O daracık kadrosuyla, tuttu kendisinden on kattan fazla para harcayan Galatasaray’dan üç puan geride, Fenerbahçe’den üç puan önde ligin ilk yarısını 2. bitirdi!
İki büyük rakibi bundan ders çıkardılar ki ligin devre arasında yirmi milyon avroluk daha transfer yaptılar! “Bizim ligde böyle isek Avrupa’da birden tepetaklak gitmeyelim” diye düşünmüş olmalılar.
Fenerbahçe bundan sonra Beşiktaş’ı anca üç puan geçerek ligi bitirdi!
Yoğun biçimde Beşiktaş’ın hocası Samet Aybaba’ya yüklendik de, o derin kadro ile Beşiktaş’ı ancak kıl payı geçebilen Aykut Kocaman’ı yere göğe sığdıramadık!
Fatih Terim’in başarısının yalnızca kendinden değil, elindeki dev kadrodan kaynaklandığına hiç değinmedik!
Nedendir bu Beşiktaş’a özel yüklenme?
Bir yönetim en alınmaz zamanda alıp, taşın altına elini sokmuş, nerede ise sınırsız sayıda sorunu çözmeye çabalamakta... Elbette bunu yaparken hataları da olmakta...
Biraz hoşgörü, biraz destek gerekmez mi... En azından hataları dile getirişin üslubuna özen gösterilmez mi?
Evet, herkes düşünmeli, düşünce üretmeli... Buna karşı çıkma sıradanlığına düşmem. Ancak saygı göstermek için düşünce de düşünce olmalı!
Bu ülkenin en eski kulübü, kötü yönetimle zor duruma düşürülmüş ve bağrından çıkan gönüllülerle ayağa kaldırılmaya çalışılıyor.
Bu çabaya, emeğe saygı duymak gerek. Yapıcı olmak çok mu zor?