Bir önceki maçta İ.Meral, yardımcılarından M.Özcan’ın ‘iyice görmeden’ verdiği yanlış bilgiyle Ersan’ı oyundan atmış; bu yetmemiş, yanlışını öğrenmesine karşın raporunu buna göre yazmayarak Ersan’ın iki maç ceza almasını sağlamıştı. Bu durum, dünkü maçta kadro olarak yıprattı. Bursa maçında sağbek olarak iş yapan Dany bu kez yeniden stopere çekildi ve Biliç verim alamadığı formsuz Serdar’ın görevini sağbekte Necip’e verdi. Zira Atiba orta alanda daha çok gerekliydi.
O işin adamı olmayan Necip Beşiktaş’ın yumuşak karnı oldu bir süre. Ancak verilen görevi yerine getirmenin çabasını harcayışı saygıya değerdi. Telles onu çok zorladı. Ondan çekinmeyen yeni Galatasaraylı, Gökhan’ın hücumlarından çekinmek zorunda kaldı. Gökhan iki kenarı da bir kere daha iyi kullandı. Formsuzluk gösterdiği zamanlardaki kadar topla oyalanmadı, kararlarını çabuk verip topu çabuk çıkardı. Ve bunları başardığı ilk yarıda Beşiktaş’ın önemli silahı oldu.
Beşiktaş, Galatasaray’a o baskılı, coşkulu oyun girişini yaptırmadı. Alanın her yerini iyi kontrol etti. Hızlı çıkışlarından örnekler sundu. Ne var ki çıkışlarındaki beceri ve çabukluk, son top kullanmada yeterince yoktu. İlk yarım saatte iki taraf da birbirlerini hataya sürükleyen ağırlık gösteremediler. Daha sonra Galatasaray biraz önde görünmeye başladı. Ve Beşiktaş ilk hatasını yaptı. Hakem Çakır, Dany’nin Veysel’e girişine penaltı çaldı. İkinci yarıya yenik başlayan Beşiktaş, durumu kurtarmanın çılgın bir arayışına girmedi. Kontrollü oynadı. Hatta bu nedenle yavaşladı. Top tuttu. Bu aynı zamanda Galatasaray’ın kontrol etmesini kabullenmek oldu. Hücumda top kullanacak alan bulamadı. Maçın öne çıkan olayı 54.dakikada yaşandı. Top Semih’ten çıkmıştı, ama hakem Olcay’dan çıktı sanıp aut vermişti. Semih topun kendisinden çıktığını hakeme söyledi ve hakem Çakır ona teşekkür edip kararını değiştirerek, korner attırdı. Dilerim Semih’in bu örnek tutumu, hem sahte hareketlerle hakemleri kandırıp rakibine faul aldıran meslektaşlarına (özellikle bu işi çok yapan Burak gibi, Melo gibi takım arkadaşlarına), hem söylemleriyle didişerek toplumu birbirine düşüren düşüncesiz yöneticilere örnek olur.