Her iki takım da yüksek tempolu bir maç başlangıcı göstererek oyuna giriş yaptılar. İlk yarı Skrtel altı pastan topu dışarı atarken, ikinci yarıda da Van Persie’nin gollük pasını Josef de Souza iyi kullanamayarak Fenerbahçe’yi bir golden yoksun bıraktı.
Maçta taktik fauller her iki taraf için de geçerliydi. Daha fazlası Beşiktaş cephesindeydi. Bu tarz oyun Beşiktaş’ın puan sıralamasındaki yeri itibariyle fazla sıkıntıya sokmazdı. Ama Fenerbahçe adına bakacak olursak, kendi saha ve seyirci avantajıyla birlikte bu maçı kazanmak zorunluluğu vardı. İkinci yarı Aatıf’ın yerine Volkan Şen’in oyuna girmesi takımı adına bir hareketlilik getirmiş olsa bile net pozisyon bulmak sıkıntılı görüntülere sahne oldu.
Fenerbahçe’de savunmanın sağ ve sol beklerini arzu ve istekli futbolundan dolayı beğendim. Alper Potuk ise olağanüstü mücadele sergileyerek takımı adına aktf görüntüler verdi. Her iki takımın da birbirlerini oyun anlayışı olarak kilitleyip maçı başladığı gibi bitirme adına oynaması Beşiktaş’a avantaj sağlarken, Fenerbahçe ne yazık ki bu sonuçla mutluluğa bir türlü ulaşamadı.
Fenerbahçe iki tane gol şansı bulmasına rağmen golü yakama görüntüsünü veremeyince Beşiktaş da gol pozisyonu bulmak düşüncesinde olmadığı için kaleci Volkan Demirel’i de rahatsız edecek herhangi bir pozisyon yakalamamış oldu.
Benim bu maç öncesindeki tahminim “gollü geçer” düşüncesiydi. Ama beklentilerim yerli yerine oturmadı. Çünkü Beşiktaş olağanüstü takım savunması yaparak umduğunu bulmuş oldu.
Maçın hakemine gelecek olursak, ufak tefek avantaj ve faul kararlarında yanlışı olsa bile bana göre başarılıydı.