Beşiktaş çile yılında bir yaranın acısına katlanayım derken bir yeni yaranın acısını çekmek zorunda kalıyor. Ama hem acı çekiyor hem onun altında ezilmeyip, zorluğa tepki koyuyor. İlk yarı sonu hakem yorumundan doğan şokun ardından yenik duruma düşmesine karşın, müthiş özgüven ve çalışkanlık, istek, tempo içeren net 3 gol kaçırdığı bir 2. yarı oynadı! Kazanabilseydi eminim bunu Trabzonlular bile helal ederdi.
Kadroda 20 deneyimli adamı ancak bulurken, 2 direkt oyuncusu Veli ile Necip’i dünkü maç için kaybetmişti! Aybaba Trabzon’un güçlü olduğu orta alanı tutmak için, G.Saray’a karşı yaptığı gibi İbrahim’i savunma önünde ve yanı sıra Fernandes-Oğuzhan ikilisinin çevresine destek gibi koydu. İbrahim’in verimine çok bağladı oyunu. Bir önceki maçta Escude-Uğur denemesi tutmamıştı. Bu kez solda Uğur-Almeida’dan verim almayı denedi. Orta alanda oynatamadığı iki adamı Veli-Necip’in işini Toraman ile Oğuzhan’a yükledi. Oğuzhan da yumuşak bir oyuncu olduğu için Toraman’ın yükü çok ağırlaştı. Ama hakkını verdi görevinin. Oğuzhan çalışkandı, ancak son topları iyi zamanlı kullanamadı ve fizik mücadele yapısı zayıftı.
Aybaba “sorunu şu oyuncu çözer” diyemediği için her maçta bir deneme yapmak zorunda kalıyor. Çünkü oyuncunun neyi yapıp yapamayacağına ancak sahada oyun akışı içinde karar verebiliyor. Dün önce Batuhan önde, Almeida solda oynadı, olmadı Batuhan’ı çıkarıp Olcay’ı sola koydu, Almeida’yı öne çıkardı. Bu değişiklik ve özgüven yükü Beşiktaş’ı ikinci yarıda ‘güvenilir’ bir takım haline getirdi. Ve Beşiktaş’ın bir de Fernandes’i vardı. Arkadaşları kendilerini göstermedikleri için atacak yer bulamadığından topu bekletmek zorunda kalınca kontrole girdiği oluyor, ama girmediği zaman da çok. Ölü toplara can vermesi muhteşem! Gol vuruşuna, çizgide üç kişiyi çalımlamasına parmak ısırttı... Ve hakem Cüneyt Çakır: Sevgili hocamız 9.15’lik barajları 11 metreye kadar açtı da Olcan’ın 11 santimetrede, atışı yapanı bozma amaçlı beklemesine ses etmedi... Buna çok takıldım!