Peş peşe iki beraberlikle 4 puan yitiren Beşiktaş, yarışta atak yerine firen yapınca şampiyonluk şansını kendisi dağın ardına kaçırmıştı. Ancak gene de hedef arayışı bitmemişti. Her maçında üç galibiyeti aramalı ve bununla Şampiyonlar Ligi için eleme oynama yolunu kendine açmaya çalışmalıydı. Gruplara kalabilmenin ucunda yuvarlak hesap en az 40 milyon lira vardı...
Ancak Beşiktaş’ın böyle bir hedefi aramak için son bi gayret gösterecek hali yoktu. Maçı angarya gibi gördüler! Ya da yapabildikleri, öyle görünmelerine yol açtı. Rotasyon amacıyla mı yoksa ne durumda olduğunu görmek için mi bilmem Biliç Opare’ye görev vermişti. Bir-iki umut veren maçı olmuştu, ama dün yok gibiydi. Sanki camdan yapılmıştı da kendini kırılmaktan koruyordu!
Mustafa Pektemek’i sever Beşiktaşlı. Kendini oyuna verişine, bu yolda sakatlıklar yaşamasına saygı gösterir. Kulüp de buna bakıp önemli paralar verir ona. Ama... Bari şu rahat maçta kendini göster değil mi? Neredee!
Beşiktaş’ın kenarlarını kullanmayanı döverlerdi. Öylesine rakibe açık bir yapıları vardı. Savunmadan top çıkarmaları ayrı bir sorundu. Zaten Beşiktaş’ın başının derdi bu. Sözde rakipte açık bekler gibi topu birinci bölgede tutuyorlar! Ama bu açık kovalamaktan çok o topu ne yapacağını bilememekten kaynaklanıyor. Ya da kimse oyuna sokma riskini üstüne almıyor!
Olcay’ın formsuzluk döneminin uzaması da aynı bir can sıkıntısı. Kerim ikinci yarıda girdiğinde öne oynama isteği ve çabukluğunu ilk kez onda gördük. Özeti şu ki Şampiyonluk olasılığını kendi yetersiz kalışlarıyla dağın ardına kaçırmaları Beşiktaş’ın üstüne bir ağırlık çöktürmüştü. Ligdeki yerlerini yeterli görür, fazlasına istek duymaz gibiydiler. Onun arayışını da yapmadılar, yapamadılar. Yarışa dün iyice pes ettiler!