Türk medyasının genelinde ilginç bir inanış vardır, Beşiktaş maçları daha az tiraj ve reklam getirir diye. Aslında haklılık payı var biraz bu inanışın, derbilerde gülen taraf Fenerbahçe ya da Galatasaray olduğunda gazetelerin toplam tirajı daha çok artar. Bu inanış en azından Şampiyonlar Ligi maçları için geçerli değilmiş. Beşiktaş-Arsenal Şampiyonlar Ligi maçı 33 gibi yüksek bir share olarak günü birinci tamamladı. Üstüne üstlük karşısında Güllerin Savaşı gibi birinciliğe alışkın bir dizi vardı. Üstelik aynı gece Fenerbahçe’nin de maçı vardı ki Fenerbahçe seyircisi farklı platform yayınlarına para ödeyen bir seyircidir.
Uzatmayayım, Beşiktaş-Arsenal maçının aldığı reyting önemli bir sonuçtur. Bir grup medya yöneticisinin kafasındaki Beşiktaş maçları reyting ve tiraj almaz inanışının da gözden geçirilmesi gerektiği bu sonuçla bir kez daha ortaya çıktı.
Hep aynı tarz filmler...
Star Tv yöneticileri için belirli filmler ya uğurlu ya garanti reytingli ya da maliyeti düşük. Söylemek istediğim şey şu:
Arkası kuvvetli gelecek yayınların önüne hep aynı tarz, belki yüzlerce kez yayınlamış Türk filmleri koyuyorlar. Salı gecesi maç önünde Süt Kardeşler vardı. Repliklerinin bir kısmını ezberleyecek kadar çok seyrettik bu filmi biz. Bence Hababam Sınıfı filmleri gibi her gördüğünde seyredilecek bir film de değil ama yine ekrandaydı işte.
Aldığı sonuç parlak olmadı, daha iyi
bir iş olabilir miydi, olabilirdi ama dedim ya bu filmlerle ilgili Star Tv’nin peşin kabulleri var. Bazen daha garantili işlere gitmek ya da daha cesur denemeler seyirciyi hem şaşırtacak hem de sevindirecektir...
Amerika’da olan biten...
Amerika’nın tüm dikkati 9 Ağustos’tan beri Missouri Eyaleti’nin Ferguson şehrinde. 18 yaşında polis tarafından 6 kurşunla öldürülen siyahi bir gencin ardından çıkan olaylardan söz ediyorum. Yaklaşık 10 gündür süren ve katlanarak büyüyen olaylarda Amerikan polisi hem göstericilere hem de medyaya karşı çok sert bir tavır takınmış durumda.
Gözaltına alınan çok sayıda gazetecinin dışınd El Cezire ekibine Swat timleri saldırdı, bir internet haber sitesi olan Huffington Post başta olmak üzere bir sürü yayın grubunun muhabiri hedef seçildi. Türkiye’de orantısız güç kullanımına dair yaşanan görüntüler ve olay yerlerinde bulunan yabancı muhabirlerin durumu çok tartışılmıştı, özgürlük kıblesi Amerika olanlardan bu aralar
nedense ses seda çıkmıyor.
Aslında olan şu, medya ilgisi bu tür olayların yatışma zamanını uzatıyor. Bu durumda emniyet güçleri habercileri zorluyor, haberciler de zorlandıkça meselesinin tarafı haline geliyorlar. İçinden çıkılması son derece güç bir etki-tepki süreci tüm dünyada etkisini gösteriyor aslında.
Tahminen medya ilgisi ve bu ilginin yönetilmesine dair yeni stratejiler gerekecek. Nasıl olacağını birlikte göreceğiz...