Beşiktaş belki artık yorgunluktan ve kadro yetersizliğinden yakınamayacağı bir maça çıktı. Şampiyonluk yarışı için olmazsa olmazı kazanmaktı. Küme düşme korkusunda olan Karabük’ün de olmazsa olmazı kazanmaktı.
Ve hemen ikisi de amacına uygun mücadeleye girişti. Karabük’ü, oyun olarak Beşiktaş’tan aşağılarda görmek olanaksızdı. Kaybetme korkusundan çok kazanma isteği gösterdi ikisi de...
Ancak Karabük olanakları ölçüsünde bu isteğinin içine doldurdu da, Beşiktaş mücadele akışında giderek hızlanacağına, ağırlaşıp olanakları ölçüsünde gerekenleri yapamadı. Ve uzatmanın sonlarında hayat öpücüğünü buldu. Aynı dönemde şampiyonluk yarışına beyaz bayrak da sallayabilirdi. Çünkü Beşiktaş, futbolu artık hızlı yorumlayamıyor. Biliç’in Olcay yerine Mustafa’yı tercih etmesi olumlu sonuç verdi. Mustafa, Beşiktaş’a gerekli olan çalışkanlığı arayanlardan biriydi. Ama hasretle beklenen Gökhan Töre tam tersine tembellik getirdi takımın üstüne. Her topu tutup bekleterek, ne yapacağını düşünerek, rakibine yardım eden bir yapı gösterdi.
Beşiktaş Karabük’ün on kişi kalmasını kullanacağına, kendisini on kişi bırakan hataya imza attı. Hücumlarını çabuklaştıramadı. Araya adam kaçmadı, top atılmadı... Anlamsız bir oyalama güreşine girişti Beşiktaş ve kaşına kaşına beraberliğe düştü.
Attığı gollere bakarsanız, bunları ürettiği pozisyonları maç akışında sık sık üretebileceğini de düşünebilirsiniz. Evet, bunu başarma yetenekleri var, o golleri attıklarına göre, ama bu becerilerini sergileme istekleri, ısrarları yok! Oyunu yavaşlatarak oynuyorlar. Bu bir arayıştan değil, ne yapacağını bilememekten kaynaklanıyor. Biliç bunu görmeli ve takımının top gevelemesini önlemeli. Oynadığı futbol giderek zorlaşan yarışta başarılı olacağı umudunu vermiyor...