Bundan 25-30 yıl önceki futbolu günümüzle her kıyasladığımızda, oyunların geçmişe oranla çok tempo kazandığını söyleriz. Ama bu hızlı futbolu nedense hiç göremeyiz... Beşiktaş da dün özellikle ilk yarıda topla iyi vakit geçirdi, takım oyunundan güzel örnekler sundu. Fakat, modern futbolun gereken temposundan hayli uzaktı. Organize fakat ağır ataklar yüzünden, rakip savunma panik anlarına düşmedi.
Diyeceksiniz ki; Almeida ilk devrede iki gol attı... Daha ne olsun? İyi de, o gol öncesinde Antalya önemli bir atağı sürdürürken; Uğur Boral’ın Isaac’a yaptığı bir faul var. Hakem oyunu devam ettirdi, gelişen pozisyon golü getirdi.
Bundan daha önce de; Mc Gregor kendisine gelen bir hava topunu elinden kaçırınca, kaleciye hiçbir teması olmayan Isaac’a faul çalındı.
Bitmedi... Hem Antalya hem Beşiktaş’a; sadece 10 saniye ara ile birbirinin tıpa tıp aynı iki faul yapıldı. Yunus Yıldırım ev sahibine yapılanı pas geçti, konuk takım lehine olanı çaldı.
Hakemler maçı rahat bırakmıyor ki?
***
Devre bittiğinde; Beşiktaş daha derli-toplu görünse de, daha etkili pozisyon yakalayan taraf Antalya’ydı. Özellikle devrenin sonu yaklaşırken; evsahibi ekibin üst üste 5-6 atağı vardı ki, Beşiktaş’ın o arada pozisyonu bile yoktu. Hakem, çalmadığı faulle derenin akışını son anda tersine çevirdi ve Beşiktaş devre arasına bu ikramla galip girdi. Yani adil bir tabela oluşmadı.
Sonuca müdahale, daha başka nasıl olur?
***
Antalya maçın kaderini eline geçirmek için çok uğraştı. İkinci yarıda; yediği üçüncü gole rağmen, Beşiktaş’ı baskısıyla bunalttığı anlar oldu. Gol atıp goller de kaçırmaya başlayınca, Beşiktaş’ın ilk yarıdaki o soğukkanlı tavrından eser kalmadı. Telaşa düştüler. Ama Antalya; lider olabilme sevdasıyla da kontrolsuz yüklenmeye başlayınca, bir kontratak hem maçı, hem liderlik şansını anında bitirdi. Ben Beşiktaş’ı değil, Almeida’yı beğendim.