F.Bahçe’nin bu yıl yaşadığı travmayı, geçmiş yıllarda G.Saray ve Beşiktaş da tecrübe etmişti. G.Saray’ın düşme tehlikesi hikayesini dün yazmıştık. Tencere dibin kara, seninki benden kara misali; Beşiktaş’tan da bahsetmeden olmaz.
Siyah-beyazlılar, 1975-76 sezonunun ilk yarısını 11 puanla 15’inci bitirmişti. Sezon tamamlandığında, toplam 5 galibiyete sahipti... Ama o yıl Balıkesir 9, Ankaragücü ise 8 galibiyet almasına rağmen; Beşiktaş sadece 2 puan farkla kümede kalmıştı.
***
Allah o günleri bir daha göstermesin. Ama son F.Bahçe örneği gözler önünde olduğuna göre, her zaman işi sıkı tutmalı.
Peki ama, Beşiktaş işi sıkıyor mu? Doğrusu ondan pek emin değiliz. Tolgay bir kenara fırlatılıp atıldı... Oğuzhan kayıplarda... Pepe gitti... Babel’in eli kulağında, gitti gidiyor... Adriano’yu da elden çıkarılacaklar listesine almışlar... Mustafa Pektemek de yolcu...Vagner Love-Larin ikilisi, olsa ne olur, olmasa ne olur?
Quaresma; yanar-döner gibi, bir öyle-bir böyle... Karius’un ne olduğunu tam çözemedik. Klas olmakla kalas olmak arasında bir yerde... Roco, zaten prematüre geldi. Baştan defolu...
Beşiktaş; acıktığında ve yiyecek bulamadığında; kendi kollarını yiyen ahtapota dönüştü. Bir bir azalıyor.
Bütün bunların üstüne Şenol Güneş’le başkan Fikret Orman arasında gölge kavgası başladı. İyi geçiniyorlarmış görünüp, perde arkasında işler çeviriyorlar. Hoca milli takıma kaçmak için zemin hazırlıyor, başkan çalışma süresini bir sezon daha uzatma kartını kullanıyor. Hocayı zor durumda bırakmak için mi bu teklif...Kafalar karıştı!
***
Böyle bir atmosferde, lig 7’inciliği bile o kadar büyük sürpriz değil... Oysa Beşiktaş, kağnı hızındaki Türkiye ligi futbolunu, tavşan temposunda olmasa da; belirli bir sürate çıkarma yeteneğine sahipti. Ama özelliğini kaybetti. Artık seri sayılabilecek üst üste galibiyetleri yok.