AB maceramızı iki farklı kulvarda değerlendirmek gibi bir durumla karşı karşıyayız. Biri AB’ye üye olmak, diğeri AB standartlarına sahip olmak. Aslında tercihimiz birincisi. Çünkü Birlik içinde olmak, standartların sürekliliğini sağlamanın en kestirme yolu. Ama AB içinde bazı ülke ve liderlerin anlaşılmaz tutumları, Türkiye’yi “standartları yakalayalım, sonra bakarız” noktasına doğru götürüyor.
“İyi Yönetişim”, Parlamentolararası Değişim ve Diyalog çalışmaları çerçevesinde Berlin’de düzenlenen toplantının konusuydu. Kavram, bugünlerde çok konuşuluyor. Yöneten ve yönetilenlerin etkileşimiyle ortaya çıkan yönetim şekli olarak tarif edenler var iyi yönetişimi.
Toplantının açış konuşmasında katılımcılara şöyle seslendim: “Bu konuyu sizden öğrenmek için gözümü dört açacağım, ama yine de bu toplantı öncesinde bir hayli ders çalıştım. Anladığım şu: İyi yönetişimin olmazsa olmaz şartı, derin bir demokrasi ve iyi işleyen bir denetim mekanizmasıdır.” Açılışta benden sonra AB’de Dönem Başkanlığını yürüten İrlanda’dan Dominic Hannigan da konuştu.
“İyi Yönetişim ilkelerinin uygulanması: Ne kadar şeffaf, hesap verebilir, katılımcı ve etkili?” konulu ilk oturumu İstanbul Milletvekili Şafak Pavey yönetti. AB Parlamentosu’ndan Andrew Duff’un konuşması ilgi çekiciydi. İyi Yönetişim kavramıyla uğraşanlar ombudsmanlık ya da bizdeki adıyla Kamu Denetçiliği kurumunu çok önemsiyorlar. Bizim daha çok Susurluk komisyonundan hatırladığımız, şimdi kamu denetçisi olarak görev yapan Mehmet Elkatmış önce ombudsmanlık kavramına dikkat çekti. Kelimenin İsveç dilinden geçtiğini hatırlattı. İsveç Kralı beş sene kaldığı Osmanlı himayesinde Osmanlı hukuk sistemini incelemiş ve mahkeme öncesi hakemlik sistemini ülkesini taşımış. İlginç bir de rakam verdi Mehmet Bey. “Yeni kurulduk ama” dedi, “bir ay dolmadan Kamu Denetçiliği kurumuna 1400 başvuru oldu.” Oturumların konuşma kısmından çok tartışma kısmı ilgi gördü. Bir soru üzerine, Kamu Denetçiliği yeni kurulmuş olsa da geleneğimizde bu fonksiyonu yerine getiren bir anlayışın mevcut olduğu dile getirildi. Ben de, İzmir Akevler Kooperatifinde hakemlik sisteminin yıllarca süren uygulamalarını hatırladım.
İkinci oturumda “İyi Yönetişimde katılımcılık, hesap verebilirlik, şeffaflık ve etkinlik” ele alındı. TBMM Bütçe Plan Komisyonu Başkanı Lütfi Elvan, iyi yönetişim kavramını da ilgilendiren son dönem düzenlemeleri ve çıkarılan kanunlar üzerinde durdu. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol, Bilgi Edinme Hakkı, Etik Kurul, Kalkınma Ajansları, Kamu Denetçiliği Kanunlarını ve e-devlet düzenlemelerini saydı.
Candan Karlıtekin uzun süre THY Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. İyi yönetişimi sadece kamuyla sınırlandırmanın yanlış olduğu inancıyla, kısmen de olsa özerk olan THY’nin başarısında pay sahibi olan Candan Beyi dinlemek önemliydi. Her ne kadar THY bahsini açmasa da Candan Beyin ufku herkese ilginç geldi.
Bu oturumda Prof. Steinbach’ın bir önermesi tartışmaya yol açtı. AB’nin yeni gelişmeler dolayısıyla Arap-Afrika dünyasını göz ardı etmemesi gerekir diyen Hocaya, Türk Alman Üniversitesinden Prof. Emin Köktaş, “Bu durumda siz Türkiye’yi hangi blokta görüyorsunuz? Eğer Arap-Afrika blokuna yerleştiriyorsanız, bu Huntington’un önermesi değil mi, medeniyetler çatışması mı kastettiğiniz?” diye bir soru yöneltti. Steinbach, “Hayır, bunu kastetmedim” dese de başta ben birçok kişinin yüzünde bir gülümseme belirdi.
Ersin Kalaycıoğlu, yerel yönetimlere ilişkin kimi çok önemli kararların Ankara’da alındığını, bunu doğru bulmadığını belirterek Kanal İstanbul örneğini verdi ve Lütfi Elvan’a bu konuda ne düşündüğünü sordu. Lütfi Bey önce yerel yönetimlere bütçeden ayrılan payın Ak Parti döneminde üç kat arttırıldığını hatırlattı ve çok büyük bazı projelere bütün Türkiye’yi ilgilendiriyorsa Ankara’nın müdahale edebileceğini bunun da normal olduğunu söyledi. Ersin Hocanın Sayıştay Kanunundaki değişikliğe dair tereddütleri için Lütfi Elvan, denetimin önemini bildiklerini ve bazı eleştirilere katılabileceğini dile getirdi.
Akşam Berlin Büyükelçimiz Hüseyin Avni Karslıoğlu harika bir resepsiyonla misafirlere ‘hoş geldiniz’ dedi. Berlin’deki vatandaşlarımızdan da çok sayıda katılan vardı. Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir de eşiyle birlikte katılma nezaketi gösterdi. Yakınlarda Başbakan Erdoğan’ın açılışını yaptığı yeni elçilik binamız gerçekten çok işlevsel. Bina Osmanlı döneminden beri sahip olduğumuz bir arsa üzerinde yükselmiş.
Berlin izlenimleri bu kadar değil.
Devamı var.