Berkin Elvan 14 yaşında uçtu gitti. Onun için kaç Yunus ağlasa yeri:
“Yanar içim göynür özüm,
Genç yaşında ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi...”
Annesi ağlıyor, anneler ağlar. Babası ağlıyor, babalar ağlar. Bence gerçek göz yaşı onlarınkidir.
Hele böyle zamanlarda.
İdeolojik - siyasal istismarın, çocuk cesetlerini bile dibine kadar sömürdüğü, ideolojik kamplaşma ve seçim sath-ı maillerinde.
Çocuk bedenlerinin, siyaset pazarında kurşun gibi kullanıldığı zamanlarda.
Acaba bir sosyal kalkışma Kürt çocukları kullanılarak mı gerçekleşir, Alevi çocukları kullanılarak mı? Liberaller mi harekete geçirilir? Asker aileleri mi, ulusalcılar mı? Kimden ekmek çıkar böyle zamanlarda? Kim kimi kullanır? Cemaat CHP’yi mi CHP cemaati mi? Ergenekon kimi kullanır, kim Ergenekon’u?
Çocuklara maske taktırıp, eline molotof kokteyli ya da kaldırım taşı verip, polisin önüne sürenler de ağlar mı bu süreçlerde? Onların göz yaşlarında da anne yüreklerine düşen ateşin kırıntısı var mıdır?
Polisi adam edelim, bunda kuşku yok. Polis zalimleşmesin.
Devleti adam edelim, bunda kuşku yok. Devlet elindeki gücü keyfi kullanmasın.
Yargıyı adam edelim, bunda kuşku yok. Oradan adalet, sadece adalet çıksın. Yargı zulmün aracı haline gelmesin.
Ama şu çocukları ateşin içine sürenleri ne yapalım?
Şu çocuk cesedinden siyasal malzeme çıkaran medya aktörlerini ne yapalım?
Gezi’den bu yana, üzerinde konuşulması gereken o kadar çok şey var ki...
Bir çoğu timsah göz yaşı niteliğinde o kadar sahtelik var ki.
Berkin’in mezarı başında kim annedir, kim aktör?
1968’lerden beri bu “ölüm istismarı”nın o kadar çok örneğine tanık oldu ki bu ülke, bugün Berkin’in tabutu arkasına dizilenlerin bir “malzeme bulmuşluk heyecanı” yaşıyor görünmelerine şaşırmıyorum ben.
Resmen siyaset yapılıyor.
Resmen bir çocuğun ölümünü kullanıp icabında kaba kuvvete yönelecek kitle devşirmeciliğine soyunuluyor.
-Berkin için Cumhurbaşkanı’nın içi yanabilir mi?
-Berkin için Başbakan’ın içi yanabilir mi?
-Yok canım, yanmaması lazım. Onlar düşman kategorisinde kalması lazım. Onların acılı kitlelerin önüne hedef olarak konması lazım. Onlar “içim yandı” gibi bir söz söylerlerse, hemen yüzlerine çarpılması lazım. Böyle olmalı, çünkü bu iş siyasal gerilim bandında ancak böyle anlam kazanabilir, çünkü bu işin siyasal rantı başka türlü gerçekleşmez.
İşte benim iğrenç bulduğum istismar bu.
Çocuk cesedi üzerinden bile yürütülmek istenen siyasal istismar bu.
Medyanın çanak tuttuğu istismar bu.
Berkin’in ailesinin Alevi olduğunu öğreniyoruz. Cenaze Cem evinden kaldırılıyor. Bu olgunun altı neden çizilir böyle zamanlarda?
Orada farklı bir duyarlı alan bulunduğu için.
Aslında bir çocuk ölümü, adı üstünde çocuk ölümüdür ve aidiyetleri aşıp bütün yürekleri yakması gerekeri. Ama Türkiye’de böyle farklı duarlılık oluşmuş olanlar vardır.
Eminim ki Hükümetin gündeminde de konu, çocuk ölümünden duyulan üzüntünün yanında, “Bu sancılı alanlar nasıl rehabilite edilir ve istismar konusu olmaktan çıkarılır?” gibi hayati bir soru çerçevesinde değerlendirilecektir.
Şu andaki durum dramatik bir biçimde değişmezse, sandıktan gücünü koruyarak çıkacağı anlaşılan Hükümet’in önünde, üstüste yığılan ve gerçekten toplumsal kırılganlıklara yol açacak nitelikte istismar potansiyeli taşıyan bir gündem yoğunluğu oluşmuş bulunuyor.
Bence sayın Başbakan, olaylara, seçimin harareti dışında bakabilecek bir ekibi, şu an “Doğru bir Türkiye okuması” yapmak ve”Türkiye’de tansiyon nasıl düşürülür, ülke nasıl rahatlar?” sorusuna kafa yormakla görevlendirmelidir.
Türkiye’ye, onu yöneten kadroya bir oyun oynandığı muhakkak. Bu oyun karşısında “Dik durmak” bir tavır, onu görmezden gelmiyorum, ama bir başka tavrın da, toplumla, kendi oy tabanından daha geniş iletişim sağlama duyarlılığı olduğu inancındayım.