Güzel oyuncu Ayça Varlıer’in ruhu erkek oldu! Mavi Gece adlı komedi filminde yaşanan olay sonrası bir kadın olarak erkeğin bedeninde yaşayan karakteri canlandıran Varlıer, oyunculuk kariyerinde risk aldığını söylüyor, Türkiye’deki yapımcı ve yönetmenlerden yakınıyor.
Bir yanda başarılı, herkese tepeden bakan zengin doktor Emel, diğer yanda maço, küfürbaz, mahallenin yaka silktiği taksi şoförü Zeki. Gök gürültülü, şimşekli, yağışsız ama tuhaf şekilde mavi bir gecede bu iki insanın ruhları çakışır. Kadın bedeninde erkek ruh, erkek bedeninde kadın ruh. Artık birbirlerinin bedenlerinde yaşamak zorundadırlar. Böylece bir sürü garip ve komik olaylar dizisi başlar. Mavi Gece adlı filmin konusu kısaca böyle... Filmde Emel karakterini canlandıran Ayça Varlıer, başarılı bir performans ortaya koyuyor.
Güzel oyuncuyla Mavi Gece’yi konuşmak için bir araya geldik, proje seçme kriterinden tiyatro oyunu Fosforlu Cevriye’ye her şeyi konuştuk...
Keşke 4-5 hafta sürseydi
- Filmde bir kadın olarak bir erkeğin ruhunu canlandırıyorsunuz. Bu role nasıl hazırlandınız?
En başta erkek arkadaşımdan olmak üzere çok yardım aldım. Ben normalde argo bilmem, etmem. Bir de Gözlem yaptım. Filmdeki rol arkadaşım Fırat Tanış da bana yardım etti. Bazı kitaplar okudum. Erkeklerin ruhunu anlamaya çalıştım. Önemli olan taklit etmek değil, o tavrı, ruhu ve duyguyu bulabilmek. Zaten senaryoda da var o. Senaryo çok iyi yazılmış, onu bir yerinden tuttuğunuzda akıp gidiyor. Bu arada film çekilirken, Fırat Tanış’la konuştuk, ‘Bu çok güzel bir proje, hazır başlamışken 21 günde değil de şöyle 4-5 haftada mı acaba çekseydik, daha çok içine girerdik’ dediğimiz oldu.
- Sonuçta bir erkeği canlandırdınız, onların tavırlarına karşı olan davranışları gördünüz. Bunlar sizi etkiledi mi? Yani filmin öncesi ve sonrası arasında ne gibi bir değişiklikler oldu?
Pek bir değişiklik olmadı aslında. İzledikten sonra olacak bence... Ben filmin içinden pek çıkamadım. Çekimler bitti, üzerinden iki hafta geçti ama hala filmi düşünüyordum. 21 gün gecemizi gündüzümüzü vererek çalıştığımız için...
- Filmin senaryosu size ilk geldiğinde en çok ne dikkatinizi çekti?
Senaryosunu çok beğendim. Ayrıca hayatımda hiç böyle bir rolde yer almadım. Benim için çok değişik bir tecrübe oldu. Seyirciler farklı bir komedi izleyecek. Çünkü filmin hikayesi derin, çatışması yüksek.
- Mavi Gece’de neredeyse dört başrol var. Bu arada sizin ilk komedi tecrübeniz. Bu anlamda zorlandığınızı söyler misiniz?
Öncelikle komedi oynamak için komedyen olmak gerekmiyor. Oyuncu olmak yeterli. Bir oyuncu komedide de oynar dramda da. Tiyatro eğitimimiz bunu gerektiriyor. Bu nedenle ben de böyle bir ayrım yapmıyorum. Türkiye’de şöyle bir algı var, komedi mi dram mı? Oysa dünyada yok bu. Yeşilçam’dan gelen bir sistemden kaynaklanıyor. Zaten benim için yeni bir şey değil komedide bulunmak, yıllardır tiyatroda bu tür oyunlarda yer alıyorum.
Etraf tekdüze yapımla dolu
- Son dönemde içi boşaltılmış, siyasi göndermesi olmayan daha yumuşak komediler görmeye alıştık. Fakat bu filmin aynı zamanda sınıf kavramını eleştirdiğini görüyoruz.
Tam olarak değinmek istediğim noktadan bahsettiniz. Komedi filmleri neredeyse son 7-8 yıldır genelde erkek hegemonyası üzerine kurulan hikayelerden oluşmaktaydı. Son zamanlarda işin içine romantizmi de katmaya başladıklarından daha çok hikaye üzerinden gitmeye başladı filmler. Mavi Gece her anlamda dolu; iki zıt kutbun yer değiştirmesi, ekonomik durumlar vs... O anlamda beni çok cezbetti çünkü hikayesi var. Etraf tek tipte komedi ve yapımla dolu, açıkçası onlar içinde olmak istemiyorum.
Kariyerim için bir risk ama dizilerde oynamam pek!
- Bir iki örnek dışında komedi filmlerinde daha çok erkekleri görüyoruz. Halbuki Hollywood’ta güzel komik kadın vazgeçilmezdir.
Neden Türkiye’de kadın komedi oyuncusu eksik? Çünkü yapımcılar izin vermiyor. Yurtdışında bu şekilde değil fakat Türkiye’de maalesef yapımcı, oyuncunun başka bir film veya televizyondaki çalışmasındaki rolünü seyreder, beğenir ve onun benzerini teklif eder, risk almaz, ‘Seyircinin bildiğini verelim’ der. Bu filmin yapımcısı ve yönetmeni aslında çok büyük risk aldı. Ama doğru olanı yaptı. Ben de esasında oyunculuk kariyerimde risk alırım. Dizilerde oynamıyorum genelde. En son iki yıl önce rol aldım. Ben sadece dizi oyuncusu olmadığım için, bir sahne hayatım var. Şansım benden yana gidiyor ama uğraşıyorum biraz. İnanın benim gibi star kalibresinde olan çok güzel ve yetenekli oyuncular da var ama hakikaten yer verilmiyor.
Minik kadroyla müthiş iş
- Tiyatroda Fosforlu Cevriye’de oynuyorsunuz. Nasıl gidiyor?
Fosforlu Cevriye güzel gitmeye başladı. Mesela o da bir risk. Türkiye’de fazla müzikal yok. Minik kadroyla dev bir prodüksiyon yaptık. Müzikleri, rejisi, koreografisi olsun çok güzel bir müzikal çıktı ortaya ve seyirci de bunu sahiplendi. Benim için en önemli eleştirmen seyircidir. Seyirci o sahneyi sahipleniyorsa bu mühimdir. Sahne sanatlarında en çok değer verdiğim şey o hikayeyi anlatabilmek. Mavi Gece de öyle. Bir durum komedisi, bu tarz filmlerde yer almayı tercih ediyorum. Sonuçta komedyen değilim, ben oyuncuyum. ‘Stand up yapayım’ diyen birisi değilim.