Bâzı konuları dönüp dolanıp tekrar yazmamın sebebi konu kıtlığı çekmem değil o konuların mütemâdiyen her köşe başında tekrar karşıma dikilmesi.
Öyle sanıyorum ki bunların başında da şu mâhut TSK meselesi geliyor.
Bilmeyen yâhut anlamayan, bâzen de anlamak istemeyen okuyucularım sanıyorlar ki ben bunu Türk Ordusu’na düşmanlığımdan yapıyor ve TSK’yı kötülemekden âdetâ marazî bir zevk alıyorum.
Ne yanılgı!
Gerçek şu ki durmaksızın TSK ile uğraşmamın gerçek sebebi ona verdiğim önemdir.
Evet, ordumuza hayâtî önem atfetdiğim için onunla uğraşmakdan kendimi menedemiyorum.
Muhtemelen keçeci ve keçe hikâyesi.
Onyıllardır kafamızı ütüleyen hamâset edebiyâtına rağmen TSK’nın ne kadar hantal, çağdışı, lapacı, kısacası işe yaramaz bir mekanizma olduğu, bir dizi çarpıcı ve her biri bu ülkenin vatandaşları için o nisbetde utandırıcı, yüz kızartıcı olaydan sonra artık en iflâh olmaz, en ağzı açık ayran budalasının dahî muhtemelen kendine gelmesine yol açdığı cihetle bundan sonra yapılması gereken iş kanaatimce bu belâyı nasıl savuşturacağımız ve hangi akılcı yöntemlerle en kısa zamanda adam gibi bir ordu ve donanma kuracağımız husûsu olmalıdır.
Önce şunu kabûl etmeliyiz ki TSK “gayrı-kaabil-i ıslah”dır!
Bu cesâmetde ve böylesine iliklerine kadar kokuşmuş bir mekanizmayı artık düzeltemezsiniz!
Onun için yapılabilecek tek akıllıca iş, tıpkı vaktiyle Genc Osman ve Üçüncü Selîm’in deneyip hayatlarıyla ödedikleri ve ancak II.Mahmud’un kılpayıyla ve tâbir câizse bir “sondakıyka golü”yle başarabildiği işi tekrâr ederek bu devâsâ zorbalar imparatorluğunu kökünden kazıyıp yerine pırıl pırıl ve tam da 21. Yüzyıl şartlarına uygun yeni bir ordu kurmakdır.
Bu iş tabii ki bir gecede olmaz ama özenli yapalım diye ipe un sererek de olmaz çünki ilk an muhtemelen afallayan zorbalar, çalışmaların ne anlama geldiğini bütün “dehşetiyle” kavradıkları an “iyiler”e karşı, cinâyet dâhil her türlü aşağılık tepkiyi göstermekden de kaçınmazlar.
Belki şu adımlar atılabilir:
İkinci bir emre kadar tekmil terfîleri durdurarak “hiyerarşik piramid”in sür’atle yeniden teessüsünü sağlamak. Zîrâ sırf muayyen sayıda yıl doldurarak otomatikman rütbe alınması yüzünden şu anda bir “piramid”den değil ancak bir “sütun”dan bahsetmek mümkin. TSK’da neredeyse teğmen sayısı kadar da albay var. General sayısı ise ayrı bir âlem.
Çin’de 15.000 askere, ABD’de ise 5.000 askere bir general düşüyor, dün bir arkadaş yazdı.
Bizde ise 1.700 askere!!!
Böyle rezâlet olmaz!
Askerî okullardaki müfredâtı hem teknik hem de ideolojik yönden tamâmen değiştirerek hiç değilse bir cebhâne naklini yüzüne gözüne bulaştırmaksızın becerebilecek kadrolar yetiştirmek.
İlk hamlede teğmen, üsteğmen ve en fazla yüzbaşı rütbesinde, çok sıkı teknik (meslekî bilgi bağlamında) ve ideolojik kontrolden geçmiş beş bin kadar genç subayla tugay düzeninde yeni birlikler teşkîl etmek. Bunlara apayrı üniformalar giydirerek hâricen de eskilerden ayırt edilmelerini sağlamak.
Birlik kumandanlarına adamakıllı geniş şahsî inisiyatif kullanma hakkı tanıyarak baskına uğrağan bir birliğin, karşı ateş açmak için önce karargâhdan izin alması gereği gibi kepâzelikleri ortadan kaldırmak.
Donanma’yı ise sâdece Heybeliada ile Yalova arasında değil, lütfen asgarî bütün Doğu Akdeniz Bölgesi’nde operasyon yapacak hâle getirmek.
Belki “sâha komutanlığı” gibi iğdiş isimlerden vazgeçerek birer Kuzey, Güney ve Adalar Denizi Amiralliği kurmak.
Son bir husus daha:
Bu hususlar son derece gizlidir.
Bunlardan kimseye, hattâ yatakda karılarınıza, sevgililerinize dahî bahsetmeyeceksiniz,
Tamam mı?
Müteâkıyb toplantı Ayos Yorgos Manastırı’nın mahzeninde.
Maksad sanki şarab içmekmiş gibi ufak gruplar hâlinde gidilecek.
Dağılın!