Malum, terör terminolojimize İŞİD kısaltması da girdi. Bir müddetten beri Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren bu örgüt, bizim Musul Başkonsolosluğumuzu işgal etmiş durumda. Bu haberi duyunca, ‘Ben olsaydım ne yapardım?’ diyerekten bir empati yaptım. ‘Ben olsaydım çok farklı bir tutum izlerdim’ diye bir sonuca ulaştım.
Tabiî ki her yiğidin bir yoğurt yiyişi var.
O bölge için bir durum tespiti yapalım. Maliki Hükümeti ve Barzani’nin bölgesel yönetimi İŞİD’a karşı. Ben, başkonsolosluğumuzu saran kişilere güç kullansam bu iki idareye ‘Sen burada ne arıyorsun?’ demez. Cılız bir sesle soran da olursa, ‘Ben buradaki görevlilerin can güvenliği için varım’ derim. ‘Burayı boşaltıyorum’ diyerekten insanlarımızı güvenli bir yere taşırdım.
İŞİD, konsolosluğumuzu dört tank ile kuşatmış ve iki saat pazarlık sürdükten sonra çalışanlarımız teslim olmuşlar. Yani iki saatlik bir süre var. Zaman kazanılmak istenseydi bu süre çok daha uzatılabilirdi. Bu konuda askerin özel birliklerinin bir senaryosu olsayda, bunu uygulamaya geçirmek için bol bol zamanımız vardı.
Bir filo Diyarbakır hava üssünden kalkar, alçaktan uçarak yerdeki militanlara korku salar, arkadan gelen bir helikopter filosu muharip birlik indirerek kurtarma işlemini tamamlardı.
Böyle bir kurtarma harekatı başarılı olduğu takdirde ülkemizin global görünümüne büyük çapta pozitif katkıda bulunurdu. Ayrıca İŞİD’in karizması çizilir, bölge halkından olan destekçileri azalırdı. Harekatın başarısız olması bize büyük bir yara veya zarar vermezdi.
Güvenlik görevlilerinin mermizin bittiği noktaya kadar direnelim önerisini Ankara müspet karşılamamış ve böylece o insanlarımızın esaret hayatları başlamış oldu. Şimdi ne yapıyoruz?. ‘Acaba 80 vatandaşımızın akıbeti ne olacak?’ diye düşünüp duruyoruz.
Şimdi İŞİ’i muhatap alıp pazarlık yapma durumundayız. Her pazarlık bir al gülüm ver gülümü içerir. Terör yönetimi bizden veya esir aldıklarının yakınlarından bir şeyler almadıkça bu vatandaşlarımızı serbest bırakmalarını beklemek safdillik olur. Büyük sıkıntı içine düşmüş olan vatandaşlarımıza metanet ve sabır dilemekten başka yapabileceğim yok.