ELİM yüzüm çamur içinde. Dizimde düştüğüm için oluşan yaralar. Belki burnumdan sümükler akıyor, Kirlenmiş üstüm başım, evi dağıtmış olabilirim. Resim de yapabilirim duvarlara. O güzelim kıymetli vazo kırılmış olabilir yanlışlıkla.
Annemden azar işitirim belki de. “Akşam babana söyleyeceğim” olsun ben daha çocuğum.
Babamın yolunu gözleyeceğim. O gelince sofra kurulacak. Annem dolduracak tabağımı yemekle. “O tabak bitmeden sofradan kalkmak yok küçük hanım” diyecek. Babam bana, ben ona bakacağız gizlice. Munzur bir gülümseme ikimizde. Baba kız anlaşacağız gizlice. “Ellerimi yıkadım televizyon izleyebilir miyim anne.” Soğuk kış günü sıcacık sesiyle “Olur ama çok değil.” Evde bir huzur annem, babam ve ben... “Doğru yatağa” dedi annem.
Bana bir masal anlat anne...
İçinde pamuk helvadan yapılmış bulutlar olsun. Kanatlarım olsun uçayım kuşlar gibi. Bana bir masal anlat anne içinde sen, babam, kardeşlerim içinde tüm sevdiklerim olsun. Kaf Dağı’nın arkasından çıka gelsin beyaz atlı prens. Bulutlar ağlamasın, köpekler üşümesin. Gökkuşağından araba, şekerden evimiz olsun. Hepimiz kardeşiz mutlu olalım anne. Rengârenk balonlar olsun, insanlar gibi rengârenk. Dünya sen gibi koksun anne. Bana bir masal anlat anne. Uçurtmalar olsun içinde, bir çocuğun gözleri kadar güzel uçurtmalar. Evcilik oynayalım kardeşçe. Silahlar kurşun değil çiçek atsın.
Kocaman ağabeyler yaramazlık yaptım diye mi kızdılar bana. Peki ya babam? Oda mı yaramazlık yapmış. Şu büyükler ne acayip bize bomba attılar anne? Önce bir gürültü sonra ben öldüm, babam öldü. Ölüler üşür mü anne?..
Ben daha 4 yaşında bir çocuktum! Nedensizce gülecektim nedensizce öldürüldüm anne. Oysa biz kardeştik. Evcilik oynayıp, ip atlıyorduk. Ben daha büyüyecektim anne. Doktor olacaktım küçük çocukların pıt pıt eden yaralarını iyileştirecektim. Şeker verecektim onlara. Sen üzülme anne. Burası sen kokuyor. Ve biliyor musun? Kanatlarım var benim. Gökkuşağı da var burada. Hem hiç korkmadım ben ölürken. Önce beyaz bir ışık belirdi. Sonra bana şerbet verdiler. Şahadet şerbetiymiş adı. Kızma ama senin yaptığın şerbetlerden bile güzel. İçtim, biraz daha içtim. Babam da içti. Şehit olmuşuz biz anne. Sakın üzülme. Şehitler ölmezmiş. Hani hep derdin ya, “Sen bir meleksin” evet haklısın, “Ben ölmedim, kızın artık bir melek anne”..
4 yaşında şehit edilen Mevlüde İrem Çiftçi anısına...
Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerine bakın.
O size rehberlik edecektir...