Bu haftaki yazımı, klasik Türk spor yazarı moduyla yazacağım. Duruma ayak uydurmak gerek. Sezon başında aldığı sonuçlar nedeniyle, F.Bahçe’nin şampiyonluk iddiası- nın çöpe atıldığı günlerde; herkes Be- şiktaş’a liyakat nişanı vermişti. Başakşehir ne kadar uzun süre puan cetvelinin başında kalsa da; genel kanı “Bugün lider. Yarın gider” kıvamındaydı. İşin tuhafı hala öyle görenler var. Lig kalitesinin üzerinde sergilediği futbol bile, şampiyonluk ihtimaline güç vermiyor. Canları sağolsun!
***
Neyse... Biz Türk yazarı kıvamında Fenerbahçe güzellemesi yapmaya çalışalım. Daha kimse “F.Bahçe şampiyon olur” demeden, bu cümlenin üzerine sazan balığı gibi atlayayım. Evet, F.Bahçe şampiyon olacak. Üstelik yakındakilere/civarındakilere puan farkı da yapacak.
Dick Advocaat yılın teknik direktörü olacak. Sezonun gol kralı bu takımdan çıkacak. Robin Van Persie yılın futbolcusu seçilecek. Başakşehir ilk 5’in içinde kalırsa iyidir. Şenol Güneş’in Beşiktaş’la olan birlikteliği sallanır. Kimileri “Yeter artık” bile diyebilir.
Şu andaki durum... Böyle şeyleri söylemeye uygun atmosfer hazırlamaya başladı ama, ben herkesten önce davranıp, sonrasında da “Ben dememiş miydim” demeye can atıyorum.
Şahit olun, ilk önce ben söyledim...
***
İşin latife ve ironi hevesi bir yana, olmaz denilen olacakların ipuçları da görünmüyor değil... Ligimiz, öngörülemez sanılan bazı gerçeklerle yüzleşmemizi planlıyor gibi. Bu da kötü bir şey değil. Arasına karbon kağıdı konulup, birbirinin aynısı kopya edilen sezonlardan gına geldi. Farklılık iyidir. Kalite artmasa da, çeşitlilik artıyor.
Ama Kulüpler Birliği’nin yayın gelirlerini düzenleme yetkisi almaya çalışması, buna yönelik bazı sözlerin de verilmiş olması; Türk futbolunun yakın gelecekteki en büyük kabusudur. Böyle bir ihtimal, altın yumurtlayan tavuğun kesilmesi anlamını taşır. Bunlar paranın dağılımı konusunda birbirine girer, bütün geliri çarçur ederler. Aman ha!