Farkındaysanız bugünlerde Suriye'de tüm dünyayı etkileyecek önemli olaylar yaşanıyor.
Dünya olan biteni anlamaya çalışıyor.
Çünkü o topraklarda ezber bozan işler dönüyor.
Peki işin aslı nedir?
İşin aslını görmek için, sahada neler döndüğünü anlamak için öncelikle şu gerçeği görüyor olmanız gerekir.
Suriye'de yaşananlar tam anlamıyla bir istihbarat savaşıdır.
Kıyamet Yeraltında Kopuyor...
Evet işin aslı budur.
Neden bu vurguyu yaptım.
Çünkü yaşananlara bakıldığında savaş yerüstünde silahlı taraflar arasında yaşanıyor gibi görülüyor.
Oysa esas savaş yeraltında ve bizim bilmediğimiz, anlamakta da ciddi zorluk çektiğimiz bir şekilde dönüyor.
İstihbarat savaşları denilen işte böylesi bir savaş.
Peki kimler arasında dönüyor bu savaş?
Kimler yok ki...
Suriye Rejimi, İran, Rusya, Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Türkiye hepsi burada...
Deyim yerindeyse duyan gelmiş.
Sıkı Durun...
Yıllardır süren bu acımasız savaş geçtiğimiz günlerde tarihi bir kırılma yaşadı.
İdlip'te 27 Kasım gecesi başlayan olaylar Suriye'yi bir an da çok farklı yerlere götürdü.
Yaşananlar şu ana kadar devam eden acımasız savaşın en önemli etabıydı ve sona eren bu etapla birlikte önemli bir eşik aşılmış oldu.
Peki kimdi bu etabın kazananı?
Türkiye.
Evet, Türkiye bölgede süren istihbarat savaşlarında yukarıda sıraladığım deve dişi ülkelerin tamamını Lazkiye sahillerine kuma gönderdi, alayını bu savaşta çırak çıkardı.
Kıskananlar Çatlasın...
Bu gurur veren sonucu sadece ben söylemiyorum, dünya söylüyor.
Türkiye Suriye'de yaşanan olaylarla ilgili tüm dünya medyasında manşetlerde...
İşte bu manşetlerle ilgili bazılarının yere göğe sığdıramadığı Amerikan medyasından bir örnek;
"Türkiye meşru unsurlarla yol aldı ve kazandı, Amerika gayrimeşru unsurlarla yol aldı ve kaybetti."
Gerçekten de bugün tüm dünya devletleri görüyor ve kabul ediyor ki Suriye'de yıllardır devam eden yeraltı savaşlarını Türkiye kazandı.
Kural Değişmedi, Kurşun Yakından Geldi...
Her Türk'e, her Müslümana, her mazluma gurur veren bu başarıya çamur atacak hamleyi biz dışarıdan beklerken ses beklenmedik bir şekilde içimizden geldi.
Hem de hiç olmaması gereken yerden, CHP Genel Başkanı Özel Özgür'den...
Şöyle diyordu Özel Özgür mikrofonlar önünde;
"Ne demiş Trump; Erdoğan çok iyi anlaştığım biri demiş. Çok güçlü ve kuvvetli bir ordu kurdu demiş. Şu anda Suriye'de çok fazla belirsizlik var. Suriye'nin anahtarı bence Türkiye'nin elinde olacak demiş. Çok akıllı, çok zeki adam ve çok sert demiş. Dünya çok fazla can kaybına yol açmadan dostça bir devralma gerçekleştirdi demiş.
Suriye'nin anahtarı Türkiye'nin elinde olacak, bunu söyleyen kimseyi duymamışsınızdır ama bu böyle demiş. Türkiye isyancıları destekleyerek ilerledi demiş ve Erdoğan'ın akıllı olduğunu söylemiş.
Bu açıklama aba altından soba göstermek., bu sadece bir övgü değil.
Trump'ın açıklaması beni utandırdı."
Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı bunu hak etmiyor. O yüzden onu değiştireceğiz. Böyle konuşamayacakları bir cumhurbaşkanımız olacak
İşsizlik Kötü Şey...
Şimdi bu sözlere bakarsanız CHP gibi Atatürkçü bir partinin başkanı Özel Özgür Trump'ın Erdoğan'ı övmesinden rahatsızlık duymuş ve utanmış.
Anlaşıldı ki Özel Özgür işsiz kalmış.
Özel Özgür'e işsiz kalmaması için bir güzellik yapayım ve onu boş işlerle uğraşmaktan kurtarıp esas meşgul olması gereken meselelere, esas utanması gereken başlıklara götüreyim.
Ben Özel Özgür'ün yerinde olsam;
Vekilim diye ortalıkta gezen ve kahraman Türk Ordusuna satılık diye iftira atan Ali Mahir Başarır'ın sözlerinden utanırım,
Orduya SİHA'larla ilgili iftirayı atan Sezgin Tanrıkulu'nun sözlerinden utanırım,
İngilizlerin kışkırtması ile devlete isyan ederek Musul ve Kerkük'ün kaybına sebep Şeyh Sait denilen vatan hainini öven ve bu haini örnek göstererek halkı isyana davet eden Tuncer Bakırhan ile ortaklığımdan utanırım.
Devam edeyim mi...
Bence yeter...
Bir nefeslik yerin kalsın...
Sen yeter ki utanmak iste Özel Özgür, o kadar çok malzeme var ki..