Başbakan hayli kızgın... Kendisi söylemese bile destekçisi gazeteler yapılan yayınların ‘vatana ihanet’ ile eşdeğer olduğunu yazıyor... Yine de böyle sızıntıların gazetelerde yer almasının ülke güvenliğini tehdit ettiğini kamuoyuyla paylaşmadan duramıyor başbakan...
Giriş paragrafında adı verilmeyen başbakan Tayyip Erdoğan değil, David Cameron... Edward Snowden adlı Amerikalı genç bilgisayarcının çalıştığı yerdeki ‘gizli’ belgeleri sızdırması üzerine The Guardian’ın yaptığı yayınlara İngiltere Başbakanı David Cameron müthiş kızdı.
O kızgınlıkla milletvekillerine şu konuşmayı yaptı Cameron: “Bizde basın özgür; bastığı haber ve yorumlarda ön-sansüre uğramadığını hissetmesi çok önemli. Şimdiye kadar basınla konuşmakla ve bu tür yayınların bazısının ne kadar zararlı olduğunu anlatmakla yetindik. Zaten Guardian da elindeki belgelerden bazılarını yok etti, harddikleri tahrip etti. Fakat yine zararlı malzemeler sunmaya devam ediyor...”
‘Zararlı malzemeler’ ifadesi bu tartışmanın başlamasından kısa süre sonra Sun gazetesinden Julian Smith’e, ‘çok üst düzey bir istihbarat kaynağı’nın aktardığı tespite atıf. Belgelerin gazetede yayımı sonrasında takip altında tutulan terörist hücrelerin ‘sessizliğe bürünmesine’ dikkat çekmiş adam ve belgelerin açıklanmasının çalışmalarına darbe vurduğunu söylemiş...
Ülkenin iç-istihbaratından sorumlu MI5’ın başı, “Gazete teröristlere hediye sundu” demiş. Bir eski istihbarat şefi de, Telegraph gazetesine, yayınların ‘İngiliz istihbaratına şimdiye kadar vurulmuş en büyük darbe’ olduğunu söylemiş...
Cameron aynı konuşmasında, istese gazeteye yargılama süreci başlatabileceğini, bunun yerine gazetecilere sosyal sorumluluklarını hatırlatmakla yetindiklerini belirtmiş. Ardından şu tehdidi savurmuş: “Eğer sosyal sorumluluk sahibi olduklarını ispatlamazlarsa hükümetin hiçbir şey yapmadan sessiz kalması zordur...”
Aslında bu sözlerin ifadesinden kısa süre önce polis Guardian gazetesini basıp bilgisayarlarına el koymuş, harddisklerdeki Snowden’den alındığına inanılan bütün bilgiler silinene kadar da oradan ayrılmamışlardı... Ayrıca, Snowden’in belgelerin yayını için seçtiği gazetenin Brezilya’da yaşayan muhabiri Glenn Greenwald’un arkadaşı Heathrow Havaalanında gözaltına alınmış ve bilgisayarına da el konulmuştu...
Medyanın anlaşılır sebeplerle büyüttüğü kavga parlamentoya da taşınmış, özellikle muhafazakâr milletvekilleri, ülkenin güvenliğini tehdit eden yayınlar yapanların mutlaka cezalandırılması gerektiğini ileri sürmüşler... İtiraz edenler çıksa bile, bazı muhalefet milletvekilleri de, yayınlardan duydukları rahatsızlığı ifadeden çekinmemişler...
Peki muhalefet lideri ne yapmış? İşçi Partisi lideri Ed Miliband gazeteyi kınayan bir açıklamadan kaçınsa da sözcüsü onun adına şunu söylemiş: “Gizli belgelerin ifşası eğer ulusal güvenliği riske atıyorsa, bu elbette kabul edilemez...”
Evet, bütün bunlar İngiltere’de geçiyor... Öyle tarih öncesinde de değil; bizde şimdilerde başlayan tartışmayı İngilizler geçen ay yaptılar...
Guardian gazetesi de Başbakan Cameron gibi mülayim davrandı. Gazeteyi basan polislere direnilmediği gibi, ellerindeki belgeleri teslim de ettiler... Gazete yöneticisi kendilerini savunan bir yazıyla çıktı okur karşısına, ama hükümetin üzerine öfke kusmaktan kaçındı; yayınlarına sahip çıkan siyasetçiler ve gazetecilerin görüşlerini sayfalarına aktarmakla yetindi. Başka gazetelerin saldırısına da edeplice cevap verdi Guardian...
Bilgisayarları uzmanlar tarafından paramparça edilirken, olanı denetleyen bir istihbaratçı, “Eh, artık kara helikopterleri çağırabiliriz” diye şaka bile yapmış...
“İngiltere’de şu anda hepsi de ‘gazeteci’ kimliğine sahip ve yanlış yayıncılık anlayışları yüzünden tutuklanıp yargılananlar var” dediğimde, o sıralarda İngiltere’de yaşayan biri, “Olamaz öyle şey” itirazında bulunmuştu. Oysa geçen hafta Old Bailey’de yargıç karşısına 100’e yakın ‘gazeteci’ çıktı. Bizim ‘pop sosyolog’un kankisi Rebekah Brooks’un bir kez daha cezaevine girmesi bekleniyor...
Daily Mail gazetesi, “Guardian gazetesi düşmana yardım ediyor, yaptığı vatana ihanettir” diyen bir başyazıyla çıktı.
Snowden neden ülkesinden uzakta, Moskova’da yaşıyor sanıyorsunuz...
İnanmayan, bu yazımı bir de internete girerek ve verdiğim linklere bakarak okumalı.