Seçim sathı-mahalline girildi. Bizim basının eski hastalığı nüksetti. Seçimler sırasında ‘Belden aşağıya vurmak’. Basınımız her şeye açık. Konu mankeni bulur, fotoğrafların altına dilediğini yazar, düzmece senaryoları aktarır, yeter ki patronu memnun olsun, yeter ki tiraj yapsın.
Bizim yargı sistemimizde inkar ve yalan mubah. Suçlanan yalan da söyler, inkar da eder, bu onun hakkı. Yargının da çok geç işlediği dikkate alınırsa insanların yatıp kalkıp “Allahım bizi adliyeye düşürme” duası yapmasından başka çıkar yol. Belediye seçimine üç aydan az bir zaman kaldı. AK Parti’nin İzmir Belediye seçimlerine aday olan Binali Bey’e bacanağı üzerinden vurma yarışı, çirkin bir görüntü veriyor. Çirkin, çünkü yolsuzluk iddiasının yapılışının dördüncü yılı. Dört yıl sonra “A bir yolsuzluk yapılmıştı. Yolsuzluğa adı karışanlardan biri Binali Bey’in bacanağı. Dört yıl beklendi ise, beklenebiliyorsa üç ay daha bekleyemez mi? Hayır olmaz, bize malzeme lazım diyen bir basın var, belden aşağıya vurmaya teşne partiler, kurumlar var.
Hatırlarsınız iki yıl önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde bir yolsuzluk operasyonu yapılmıştı. İddianame hazırlandı. Başkan için 397 yıla kadar hapis istenmişti. Ben o zaman gazetelerde ‘El insaf’ diye yazılır yazmıştım. İddia yapılabilir, savcı elindeki delile göre senaryo düzenler ama mahkeme davayı “kabul” ediyorsa, hâkimler iddiaları ciddiye alıyor demektir. Yani iddiada gerçeklik payı olabilir demektir. Bu davada yargı süreci devam ediyor, sonunda, şimdiki başkan aklanır” diye düşünüyorum. Eğere aklama olursa “delil yetersizliğinden” aklama olacak. Bir başka deyişle, bu kimseyi cezalandırmak için zayıf deliller var veya mevcut deliller yeterli değil ifadesiyle aklama olacak.
Şimdi belden aşağı vurma histerisine Ak Parti’de kapılırsa gittiği her yerde, “Bu kimseler 397 yıl hapis cezasıyla yargılanıyor, suiistimalin bundan büyüğü olur mu? Herşeyden önce onlar aday olacağına adalete hesap versinler” derlerse ne olacak.
1991 yılında, muhalefet iftira, yalan ve konu mankenlerini kullanınca ANAP, genel seçimlerden ikinci parti olarak çıktı. Ülkemiz kurulan koalisyonlardan hayır görmedi. Müfterilerin yalanları ortaya çıktı ama, doğan yönetim boşluğundan post-modern darbe çıktı. Ekonomik büyüme yavaşladı, üç büyük ekonomik kriz yaşandı ve sonunda IMF’nin kapısına gidildi.
Çözüm, basının ulu orta haber üretmemesi, taraf olmaması. Verilen bir haberi doğruluğunu araştırmadan manşete taşımaması.