Geçen yıl bu vakitler TBMM Başkanı Cemil Çiçek “vatandaşlarımız sabah gazetelere ve akşam televizyon haberlerine baktığında yeni anayasa umudunu yitirmemelidir” demişti gazetecilere hitaben.
Bense tam aksine bu konudaki ümitleri yüksek tutmanın sakıncalı olduğunu yazmıştım cevaben. “Peki ya yeni bir anayasa yapılamazsa ne olacak” diye sormuştum. Yükseltilip duran beklentiler karşılanmadığı takdirde toplumun yaşayacağı hayalkırıklığının neticelerinin de hesap edilmesi gereğine dikkat çekmeye çalışmıştım.
Zaten yeni anayasa konusunda bazı beklentilerin gerçekleşmeyeceği belli bana sorarsanız.
Çünkü başta aydınlar olmak üzere toplumun geniş kesiminde ülkedeki bazı sorunların çözülmesi için yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu fikri epeydir rağbet görüyor ama çok önemli bazı sorular cevapsız bırakılıyor.
Meclis’teki partilerin böyle bir konuda uzlaşmasına imkân olup olmadığı apayrı bir mesele. Ancak “yeni anayasa yapılırsa sorunlarımız çözülür” fikrini benimsemiş olan vatandaşlara nasıl bir anayasa tahayyül ettikleri hiç sorulmadı.
Milletin büyük çoğunluğunun politik hassasiyetleriyle toplumda “anayasacılık” cereyanına önderlik eden kesimlerin taleplerinin uyuşup uyuşmadığına da hiç dikkat edilmedi.
Parti kurduklarında yüzde birin altında oy alan bir kesimin “yeni anayasa”dan anladığı yeniliklerin ne olduğu biliniyor: Diyanet’in kaldırılması, din dersinin kaldırılması, Türk adının kaldırılması vs...
Gerçekten de sokağa çıkıp insanlara yeni bir anayasaya ihtiyaç duyup duymadıkları sorulunca büyük oranda evet cevabı alınabiliyor. Çünkü süreç içinde toplumda öyle bir hava oluştu. Bütün partiler, bütün sosyal kesimler yeni bir anayasa istediklerini söylemekte birleşiyorlar. Dolayısıyla sokaktaki vatandaş da içeriğini bilmediği, ama muhtemelen olumlu bir anlama yorduğu bu taleplere destek veriyor sorulduğu zaman.
Ne var ki anayasayla ilgili sorular, sözgelimi “din dersi kaldırılsın mı, Diyanet kaldırılsın mı, Türk adlandırması kaldırılsın mı” diye somut biçimde sorulduğunda evet cevabı alınması o kadar kolay olmuyor.
Mesela, TESEV’in geçtiğimiz hafta içinde açıklanan konuyla ilgili araştırmasının sonuçları yeni anayasayla ilgili birtakım beklentileri hiç mi hiç desteklemiyor.
Yeniden hatırlayalım o araştırmanın sonuçlarını: Din dersleri kaldırılsın diyenlerin oranı yüzde 3,6. Diyanet kaldırılsın diyenler yüzde 21,9. Türkçe dışında resmi diller olabilir diyenlerin oranı yüzde 14.
Aynı şekilde toplumun çok geniş bölümünün resmi dil konusundaki tartışmalara veya milli kimlikle ilgili meselelere yaklaşımı da liberal aydınlarımızın perspektifini paylaşmıyor.
İşin özeti şu: İlk günden beri en bıçkın tavırlarıyla “bu memlekete yeni bir anayasa lazımsa onu da biz yaparız” diye hepimize posta koymaya kalkışan liberal sol aydınlarımızın istediği gibi bir anayasa istemiyor millet demek ki.
Ne olacak şimdi?