İSRAİL, ABD’nin telkini, baskısı, isteği üzerine Mavi Marmara olayından dolayı özür dilemiş ve mağdurlara tazminat ödeyeceğini ilan etmiştir. Bu özrün perde arkasındaki gelişme ve pazarlıkların ne olduğunu bilmiyoruz; ama Türkiye’nin isteği yerine getirildi. İki başbakan telefonlaşarak, konuyu kapatmış görünümü vermiş oldular.
Türkiye’nin ileri sürdüğü şartların kabulü, bizim dış işlerinin bir kazanımı olarak masada daima kalmaz. Türkiye’nin İran ve Irak ile arası pek düzgün sayılmaz. Suriye ile neredeyse harp halinde bulunuyoruz. Kıbrıs ve Yunanistan ile de soğuk ilişkiler içinde olunduğu bilinen bir gerçek. ABD, bu durumda olan Türkiye’nin Orta Doğu da manivela olamaz düşüncesiyle İsrail ile olan anlaşmazlığın çözümünü kendine iş edindi. Sonunda başardı. ABD İsrail’deki seçimleri bekledi, yeni dışişleri bakanını ikna etmesi uzun sürmedi.
Ülkeler devamlı hasım olma lüksüne sahip değildirler. Onların menfaatleri zaman zaman çizgilerini değiştirmelerine yol açar ve hasımlar barışırlar. Hatırlanacağı gibi; 1922’de Yunanistan’ın Anadolu da feci bir şekilde yenilmesinden sonra, Yunanistan Başbakanı Venizelos Türkiye’yi ziyaret etti ve aradaki buzları eritti. 50’li yılların sonuna doğru Kıbrıs meselesi alevlendiği için ikili münasebetlerimiz tekrar soğudu. Ben eminim Yunanistan AB’ye tam üye olamasaydı, aramızdaki ihtilaflar şimdiye kadar çözülmüş olurdu. 1959’un Temmuz ayında Yunanistan ve Türkiye Avrupa Ekonomik Topluluğu’na ortaklık için müracaat etmişti. Ankara Antlaşması çeşitli vesilelerle delinmesi ve iki ülkenin geçmişteki ihtilaflarının henüz tam unutulmamış olduğu bilinciyle davranan bir topluluk yönetimi olsaydı, bizde şimdi AB üyesi olurduk diye düşünüyorum. Topluluk üyesi olduğumuzda Kıbrıs ve Yunanistan ile de aramız düzelecektir.
Güney Doğu Anadolu sakin olduğu müddetçe Irak ile iyi münasebetlerin daha da gelişmesi doğaldır. İran dostluk içinde olduğu bir Türkiye ile bölgede daha etkin olacağı bilinci içindedir. Geriye Ermenistan kalıyor. Bu ülke ile de tarihteki olaylar üzerine anlaşabilirsek bizim için “Komşular ile sıfır problem” hedefi yakalanmış olacak. Böyle bir durum ülkenin yepyeni bir momentumla kalkınmasına yol açar. İşte o zaman rahmetli Özal’ın dediği “Yirmi birinci yüz yıl Türklerin asrı” olur.
Bugün için beklenmeyen oldu, ha gayret üç tane daha kaldı. Neden olmasın...