Prof. Numan Kurtulmuş: "Gerçek bir dava insanı, örnek bir müslüman, öncü bir mücahide Fevziye Nuroğlu Ablamız Rabbine kavuşmuştur"... Uçaktan indiğimde aldığım bu mesajla kemiklerimin sarsıldığını hissettim. Zaten hicrandan içine göçmüş kalbim darmadağınık oldu. Fevziye Ablamız demek Hakka yürümüş... Oysa gayet iyi gidiyordu tedavisi. "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun"...
Numan Bey ne de içten söylemiş "Mücahide" ifadesini. Öylece yüksünmeden, alınmadan, eller ne der diye ezilip büzülmeden, haydi itiraf edelim hepimizin kaçındığı, baskıdan iki kat olarak ezildiğimiz, lügatlerimizden çıkarttığımız ''mücahide'' kavramını yeniden ihya etmiş Numan Bey. Mücahidlerin şefaatidir bu sanırım, ruhunuzun gezindiği yerler, şayet içten bir bağlılıkla dolanıyorsanız oralarda, sizden sonra da yeşermeye devam ediyor. Yani vefatınız, "mücahide" kavramının genç nesillere örnek olarak sunulmasına vesile oluyor. Numan Bey, ikinci güzel hatırlatmayı da yapmış, "abla" demiş Fevziye Hanım'a. Fevziye Abla hem Numan ağabeyimizi hem de eşi Sevgi Ablamızı çok severdi. Onlardan bahsederken gözleri parlardı.
Hukuk Fakültesinden dönem arkadaşlarımla görüştük. Yaşları 45-50 arasındaki üniversiteli kadınlar olarak yaşadığımız başörtüsü yasaklarında (1986) ilk direnişlerimizin sembol isimlerindendir Fevziye Ablamız. 1948 Gaziantep doğumlu Fevziye Hanım başörtülü ilk eczacıdır. Fatih'teki Tevhid Eczanesi'nin sahibesiydi. Tevhid Eczanesi İslami Hareket ve dayanışmanın iletişim odaklarındandı.
***
Fevziye Hanım, Şule Yüksel'in Ankara Dil Tarif Coğrafya Fakültesi'ni ayağa kaldıran meşhur konuşmasında atıf yaptığı öğrencidir. O konuşmasında Şule Hanım İstanbul'da Eczacılık Fakültesi'nde örtüsüyle derslere giren Fevziye Hanım'ı örnek olarak takdim etmiş ve sizler niye mücadele etmiyorsunuz şeklinde bir soru yöneltmiştir gençliğe. Bendeniz o konferansı dinledikten sonra Ankara'daki fakültelerde derslere örtülü girmeye karar veren dört kız öğrenciyle mülakat yapmıştım. Bu konferans çok mühimdir zira İslami Hareket ilk defa üniversite boykotlarına katılmaya karar vermiştir.
Fevziye Nuroğlu 68 Kuşağının sembol isimlerindendi. Milli Türk Talebe Birliği'nin ilk kız öğrencileri onun başkanlığında toplanmıştır.Kültür ve Edebiyat Kolunda vazife yapmıştır. Tarih, Gezi ve İnceleme kollarında da görev almıştır. Fenci olduğu halde, şiiri çok severdi. Üstad Necip Fazıl'ın talebelerindendi. Mehmet Zahit Kotku Efendi'nin irşad çevresindendi. 1972'de Dr. Gülsen Ataseven, Dr. Aişe Humeyra Ökten ve Mukaddes Çıtlak ile birlikte Hanımlar İlim ve Kültür Derneği'ni kurarlar. Bu derneğin gayesi tahsil yapan kız öğrencilere destektir. Aynı arkadaş grubu Şadırvan Dergisi'ni çıkartırlar. Bizler talebeyken, Kocamustafapaşa'daki Medrese kız arkadaşlarımıza bir yurt olmanın ötesinde manevi anlamda yetiştiğimiz bir ocaktı. Ben o medreseyi hep gül kokusuyla hatırlıyorum halen...
Fevziye Abla, ruhumun cihad ışığıydı."Ey Gaziler Yine Yol Göründü Garip Serime" adlı marşı çok severdi, bu sözleri Yavuz Sultan Selim Han'ın kaleme aldığını söylerdi. Onun asıl misyonu, yetimlerle ilgili olarak başlattığı seferberliktir. Bu konuda devletten bir yardım almayı düşünmeden bizzat kendi çabasıyla işe koyulmuştur. Şefkat Vakfı ve Şefkat Okulları şeklinde yetime sahip çıkış mefkuresiyle işleyen bu dava, Fevziye Nuroğlu'nun hayatının gayesidir ve Fatma Kutluoğlu'nun ifadesiyle, yetime sahip çıkışı onu "Yürüyen hayrat" eylemiştir... Arkadaşlarımın aktardığına göre Fatih Camii'ndeki selaya dalgalar halinde eşlik etmiş yetimleri. Cami avlusu bu kadar yoğun kadın cemaat görmemiştir dediler.
Bilal ve Reyyan Erdoğan çiftinin de büyükanneleri gibi çok sevdikleri, ruhen feyz aldıkları bir öncüdür Fevziye Hanım. Sizlere TÜRGEV bünyesinde Reyhan Uzuner Hanım himayesindeki bir faaliyetimizi aktarırken resim de yayımlamıştım. Orada Fevziye Hanım, Dr. Aişe Hümeyra ve Mukaddes Hanımlar yan yana oturuyorlar. Arkadaşlarımız geçen günkü haberde mezkur fotoğrafta "doktor abla" ile "eczacı abla"yı karıştırmışlar, sonra da çok üzülmüşler. Beni aradıklarında "Olsun, olsun... Karıştırsanız ne olur... Biz hepimiz birbirimizdeniz'' dedim gözlerim yaşararak. Onlar bizim annelerimiz. Hepimiz onların yeleklerinden çıktık. Onlarda kibir, kompleks, entelektüel gözükme telaşı, solculuk özentisi, makam mevki telaşı, para kariyer yarışı yoktu...
Onlar, Müslüman kadının tesettürünü yorgunluk verici ağır yük olarak görmediler. Ruhumun cihad ışığı Fevziye Ablacığım "BEKLE"... Bizi de seninle karıştıracakları günler gelecek inşallah. Eyyüp Sultan'a defnetmişler seni, şimdi gül kokuyordur oralar...