Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortak mitingini takip etmek için İstanbul Yenikapı’ya vardığımda bir kez daha iki buçuk yıl öncesini hatırladım.
İki buçuk yıl önce 15 Temmuz işgal girişimini şanlı bir direnişle savuşturan bu aziz millet, 27 gece sokaklarda demokrasi nöbeti tuttuktan sonra büyük bir kararlılık ve vakarla varmıştı Yenikapı’ya. 7 Ağustos 2016’da toplaşan 5 milyon insan tek yürek olmuş, işgale yeltenenlerin içine korku salmıştı.
Herkes biliyordu ki, o onurlu buluşmayı sağlayanlar 15 Temmuz’da gövdesini tanklara, mermilere siper eden 251 kahraman şehidimizdir. Kırk yıldır toprağa vermekte olduğumuz kıymetli evlatlarımız; terör şehitlerimizdir. Bize bu toprağı vatan kılan sayısız sayıdaki ecdadımızdır.
Meydanda 5 milyon vatansever var ama içimizi gönendiren bir hissedişle hissediyorduk ki bunca kutlu şehidimiz de aslında oradadır…
***
Pazar günü aynı yerde yapılan Cumhur İttifakı’nın ortak İstanbul mitinginde de aynı hava ve hatıra vardı. Alana gelen bir milyon 600 bin insanın aynı kararlılığı sürdürdüğü görüldü. Karşı ittifakın ifade ettiği gibi “beka tehdidi falan yok, Cumhurcular uyduruyor” tezinin millette bir karşılığı olmadığı anlaşıldı.
Cumhur İttifakı’nın temeli esasen 15 Temmuz 2016’da atıldı. AK Parti ve MHP tabanları arasında namluların ucunda oluşan ittifak daha sonra liderlerin siyasi becerileriyle vücut buldu. Yenikapı’yı ve aslında “siperi” tabandaki bu ittifak dolduruyor her seferinde. İktidar partisi AK Parti ve bir muhalefet partisi olan MHP Türkiye’nin bekasını ilgilendiren her konuda birlikte hareket etme kararlığı ortaya koyduğu içindir ki, karşı karşıya olduğumuz tehditlere karşı daha güvenli ve güçlüyüz.
***
Yapacağımız seçimler o yüzden beka bahsiyle doğrudan ilgili. Sadece oy kullanarak, vatan korumasına katkı vereceğimiz, çoluk çocuğumuzun geleceğine sahip çıkacağımız bir eşikteyiz, ilginç biçimde!
Sadece ekonomik ve siyasi istikrar değil mesele. Aynı zamanda güvenliğimiz, bekamız, askeri anlamda güçlü ve caydırıcı olma kararlılığımız, savunma sanayiinde yerli ve milli üretim çabamız da bu seçimin meselesi.
Bu seçim teröriste terörist deme, halka terörist dememe, teröriste zinhar “Mehmetçik” gibi tertemiz bir ismi vermeme özgürlüğümüzü ve namusumuzu da ilgilendiriyor açıkça!
“YPG binlerce asker-polis ve sivilin katili PKK’dır” ama bunu bile bile “oy için” gizlemeye kalkan bir ana muhalefet lideri var ne yazık ki! Kandil listelerini vatansever CHP’lilerin, ülkücü İP’lilerin, dindar SP’lilerin oyuyla il-ilçe meclislerine yerleştirmeye çalışan bir siyasi blok var!
KCK çıkışlı “demokratik güç birliği” stratejisini çok matah bir şeymiş gibi halka ballandırarak anlatan bir “gaflet, dalalet ve hıyanet bloğu” var.
“Apo’nun heykelini dikeceğiz heykelini” dediği için cezaevinde yatan Demirtaş’ın “CHP ve İP adaylarını destekleyeceğiz” ilanına; eş başkanların “sayemizde kazanacaksınız” tehditlerine; hem Kandil’den hem Pensilvanya’dan gelen talimat ve iltifatlara iki satır da olsa cevap vermeyen bir “Kılıçdaroğlu ve Akşener gerçeği” var! Onlara cevap vermiyorlar ama “neden” diye soranlara, “yapmayın” diye uyaranlara da her melaneti atıyorlar.
CHP, İP ve HDP’nin ortak adayları Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Tunç Soyer ise ne zaman bu konuyla ilgili bir soru veya eleştiriyle karşılaşsalar arazi olmanın yolunu aramaktalar.
İşte bu yüzden “beka tehdidi” bu seçimin gündemi ve gerçeği! Tuzun kokutulmak istendiği bir evre bu. Daha sofistike, meşru olana, meşru alana musallat olmuş yeni bir tür saldırı...
Şahsi kanaatim odur ki bu millet, şehitlerimizin can vererek teslim etmediğini, oy vererek teslim etmeyecektir.