Bedenin hazları olan yemek, içmek, müzik dinlemek ve cinselliğin mutlulukla ilişkisi üzerine insanlık tarihi boyunca tartışmalar var. Bazı kişiler beden hazlarını insanı bozan bir şey olarak görüp, ondan mümkün olduğunca kısıtlamaya ve mahrum kalmaya çalışmışlardır. Bazı insanlar ise mutluluğu beden hazlarına dalmak, sınırsız bir haz içinde olmaya çaba göstermişlerdir.
Beden hazları sınırlı doyum verir
Yemek, içmek, cinsellik gibi beden hazları sırasında beynin ödül mekanizması olarak dopamin salgılanır. Bu dopamin salgısı haz almaya, olumlu bir heyecana ve rahatlamaya sebep olur. Yalnız açken yemek bize oldukça doyum verir. Tokken yemek hazzı azaltır. Daha fazla yemeğe devam ederseniz tiksinti oluşur. Bu durum tüm beden hazları için geçerlidir. Bu anlamda beden hazları sınırlı bir miktarda zevk verir. Doyumdan daha fazlası tiksintiye döner. Üstelik insanların beden hazları açısından farklılıkları sınırlıdır. Örneğin cinsellikten alınan haz miktarları açısından insanların çoğunluğu birbirine yakındır. Cinsellikten ortalamaya göre az veya fazla zevk almak mümkün olsa da aradaki fark büyük değildir. Kimsenin başı cinsellikle bulutlara değmez.
Hazlar üzerinden gerginlik ve bağımlılık
Beden hazları belirli bir oranda giderilmezse bedensel ve psikolojik gerginlik oluşur. Örneğin uzun süren açlık ve susuzluk, uzun süreli cinsellikten mahrum kalma huzursuzluk üretir. Aynı zamanda beden hazlarının peşinden koşmaya dayalı bir hayatta bağımlılıklar üretir. Haz bağımlılıkları obeziteye, alkolizme, uyuşturucu madde bağımlılığına ve cinsel bağımlılıklarına götürür.
Beden hazları mutluluğun parçası ama hepsi değil
Mutluluk teorisyenleri mutluluğu tek bir unsur üzerinden tanımlamaktan çekinir. Mutluluk birçok bileşenin eş zamanlı olması ile mümkündür. Örneğin Martin Seligman’ın PERMA modelinde mutluluk bileşenleri; beden hazları, akış/ vecd yaşantıları, sosyal ilişkiler/bağlar, anlamlı hayat/maneviyat ve başarıdır. Bu modelde beden hazları mutluluğun bir parçası olarak vardır ama diğer unsurlarla beraber vardır. Tek başına beden hazları üzerinden “hazlara dayalı mutluluk arayışı” mutluluk değil aksine mutsuzluk, rezalet ve yozlaşma içerir.
İslam’ın beden hazlarına yaklaşımı
İslam dini hazlar konusunda oldukça dengeli bir tutuma sahiptir. Bir yandan Allah’ın verdiği nimetleri helalinden yemeyi ve içmeyi, eşle olan cinselliği teşvik etmiş öbür taraftan az yemeyle, oruçla, alkol sınırlaması ile, zina yaklaşımıyla cinsellik ile hazları sınırlama ve denetlemeyi önermiştir.
Müslüman bir zihin için Allah’ın yarattığı nimetlerin helal dairesinde tadına bakmakta bir beis yoktur. Ama mükafat esas olarak öbür dünyadadır. Bu sebeple cennette hazların her türlüsü sürekli olarak vardır. Müslüman bir kişinin bu dünyanın bireysel hazları arasına dalarak çalışmayı, üretmeyi, diğer insanlarla dertlenmeyi ve en önemlisi varoluşun esas amacını unutması beklenmez. Çünkü varoluşun amacının önüne hiçbir şey geçmeyi hak etmez. Birincil olan, öncelikli olan, esas olan varoluşun amacına uygun yaşamaktır.