Bedelli askerlik zaman zaman gündeme oturur. Bu günlerde bedelli ile ilgili yazılıp çiziliyor. Genel Kurmay, bedelli askerliğe soğuk bakıyor deniliyor. Zaten aksi olsa eşyanın tabiatına aykırı olurdu. Bedelli askerlik Osmanlı İmparatorluğunda, İstiklal Savaşı süresince, Cumhuriyet döneminde de yapılmış.Bu güne kadar yirmiden fazla bedelli askerlik uygulaması olmuş.
Fukara edebiyatı yapan bazı kalemşorlar, “zenginler vatan hizmetinden para vererek kaçıyor” diye edebiyat yapıyor. Fakir kimse yurt savunmasına (zaten son doksan yıldır ciddi bir askeri güç kullanmadık, bir defasında kullanmak istedik o da elektronik ortamda engellendi) nasıl zamanını veriyorsa zengin de versin deniliyor.
Düşünülen, hini-hacette ihtiyaç duyulacak askeri eğitim görmüş insanımızın olması. Bütün soru gelip “ne kadar asker bulundurmalıyız”ın cevabına dayanıyor.
Genç nüfusumuz var. Bütün gençleri asker altına almak mümkün değil. Böyle bir uygulama ile ordumuzun mevcudu iki milyona yaklaşır.O zaman “herkes yurt hizmeti yapsın” duygusal söylemi ne olacak? Gayet basit, yurt hizmetini parası olanlar parası ile fiziki gücü ve zamanı olanlar da fiilen yapar denir.
Bugün zengin çocuğu vergi ödüyor, üzerine bir de askerlik için bedel ödüyor. O da yurt savunmasına katkıda bulunuyor. Rahmetli Özal ve yakınları 1967'den beri, küçük ordu ama vurucu gücü yüksek ordu kavramını Genel Kurmay'a aktarırdı. Hala o küçük orduya gelemedik. Herkes iki üç hafta askeri eğitim görmeli, ama kadrolar profesyonel olmalıdır. Özetle vurucu gücü büyük ama kendi küçük bir ordu. Böyle bir ordu profesyonel ordudur. Her kademede istihdam edilenler maaşlıdır ve toplam milli hâsıladan en çok % 3,5 olan ordudur. Bugün savunma harcamalarımız milli hasıladan %5'ten fazla alıyor. Bu miktar ülke takatının üstünde bir harcamadır. Böyle yüksek harcama seksen yıldır devam ediyor.Bir hesaba göre, son elli beş yıl içinde savunma harcamalarımız NATO ortalamasında olsaydı, bu gün fert başına düşen gelir Avrupa Birliği ortalamasının üzerinde olurdu.
Zaman zaman çıkarılan bedelli askerlik kanunu ile hem ordunun ihtiyaçtan fazla büyümesini hem de milli gelirden savunmaya ayrılan kaynağı bir nebze olsun küçültmüş oluyoruz.