CHP Genel Başkanı'nın organize ettiği altılı masa toplantısı, mevcut sistemi değiştirme konusundaki ittifakını açıkladı.
Ortak açıklamada iki şey dikkat çekiyordu.
Birincisi parlamenter sisteme geçiş arzusu, ikincisi ise AB kriterlerine bağlılık.
Parlamenter sisteme geçişin Türkçe anlamı, siyasi istikrara son vermek, koalisyonlar dönemini başlatarak ülkeyi tekrar kaosa teslim ederek güçsüzleştirmektir.
1960'dan bu yana koalisyon dönemlerini şöyle bir gözden geçirin istikrarsızlık ve gerileme dönemleri olduğunu göreceksiniz.
Görev verilen kimi başbakan adayları hükümet kuramamış, kimilerini cumhurbaşkanı veto etmiş, kimileri güvenoyu alamamış, kimileri de köklü icraatlar yapabilecek kadar uzun yaşamamış, kısa sürede dağılmıştır.
İki başlılıktan vesayet sistemine kadar da türlü engeller yaşanmıştır.
Tarihe geçen yatırımlar ve eserler dikkat edilirse hep tek başına iktidara gelebilmiş partiler dönemine aittir.
Oysa tüm eksikliklerine rağmen başkanlık sisteminde kim iktidar olursa olsun 5 yıl boyunca kendi programını uygulama imkânına sâhip olur. Halk beğenirse 'devam' der, beğenmezse değiştirir.
Çünkü başkanlık siteminde halk hükümeti doğrudan kendisi kurmuş oluyor.
Parlamenter sistemde ise hükümet meclis içinden çıkıyor.
Elimdeki 5 ankete bakıyorum bugün itibariyle hiçbir siyasi partinin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu sağlayamadığı görülüyor.
Son koalisyon çalışmalarını 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra gördük.
Kurulamadı.
Allah'tan millet 7 Kasım'da tekrar AK Parti dedi de Türkiye yoluna devam etti.
Altılı masada bir araya gelenler tekrar o günleri geri getirmenin gayreti içindeler.
Oysa ben her zaman hatırlattığımı tekrar söylüyorum, başkanlık sistemi asıl Erdoğan'dan sonrası için lazım. Erdoğan, parlamenter sistemde de kazanıyor, başkanlık sisteminde de kazanıyor.
Başkanlık sistemi asıl ondan sonraki dönemde siyasi istikrar için gerekli ve önemli.
Efendim, 'parlamenter sistemde koalisyon seçimden sonra yapılıyor, başkanlık sisteminde de seçimden önce yapılıyor kişi de koalisyon' diye itiraz ediliyor.
Doğru da başkanlık sisteminde seçimden önce yapılan koalisyon istikrarı garanti ediyor.
Çünkü bir kişi başkan seçilecek ve ortaklarıyla daha sonra anlaşamasalar bile görevine devam edecektir. Siyasi istikrar devam edecektir. Ötekinde ise devam etmez, canı sıkılan ortak hükümeti yıkabilir!
Unutmayalım kim iktidar olursa olsun ülkemizin istikrara ihtiyacı vardır.
Altılı masanın asıl açıklamayı ise zihinlerde post modern darbe tarihi olarak yer eden 28 Şubat'ta üstelik STK'larla birlikte yapacaklarını ilan etmeleri ise gerçekten akıl tutulması!
Ortak açıklamada öne çıkan ikinci önemli mesaj AB kriterlerine bağlılık oldu!
Tamam, hukukun üstünlüğü, demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü hepsine evet de AB bugüne kadar Türkiye'ye karşı hangi vaadini yerine getirdi ki AB güvencesi talep edercesine ortak açıklamada yer veriliyor?!
Hükümet de AB üyeliğini bir devlet politikası olarak ilan ediyor ama AB'yi ikiyüzlülükten vazgeçmeye, aksi takdirde Ankara kriterleriyle yoluna devam edeceğini söylerken, bu altılı "NATO'ya CENTO'ya bağlıyız" dercesine AB'ye bağlılıklarını neden öne çıkarırlar sizce?
Joe Biden, başkan seçilmezden önce New York Times editörlerine yaptığı açıklamada "Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, (Erdoğan) bedel ödemeli. Darbe ile değil, seçimle..." derken Erdoğan'a karşı seçim aparatları sizce hangi partiler olacaktır?
Kâh pahalılık diyerek, kâh faturalar diyerek, kâh geççek'e sarılarak onlar çalışacak ama kararı millet verecek!
Bize de düşen doğru olmak ve millete doğruları anlatmaktır.