Hocaları, hocasını “Atatürk’e hakaret ediyor” diye şikayet ederse…
Talebeleri CHP Genel Merkezi’ni ziyaret eder ve bir güzel CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu güzellemesi yapar!
Öyle değil mi?
Şaşırdık mı?
Önce tarih:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakanlığı döneminde Erzurum’da yaptığı bir mitingde Pensilvanya sakini Fethullah Gülen’in, yıllar önce Erzurum’u karıştıran “jurnal”inden bahsetmişti.
Alvarlı Efe Hazretleri’nin torunu Sadi Hoca’nın medresesine gelip giden Fethullah Gülen’in, Sadi Hoca’yı “Atatürk’e hakaret ediyor” diyerek şikayet ettiği ortaya çıkmıştı.
Bu olayı yaşayan tanıklara atıf yaparak Erzurumlulara meydanda anlattı Erdoğan.
Her fırsatta hem Fethullah Gülen hem muhipleri (ki CHP Genel Merkezi’nde hatıra fotoğrafı çektirenleri de…) Alvarlı Efe Hazretleri’nden iştiyakla söz ederler.
Oysa biz bizzat Sadi Hoca’nın yakınları tarafından öğrendik ki Fethullah Gülen, Alvarlı Efe Hazretleri’nin medresesinde ders veren Sadi Hoca’yı “Atatürk’e hakaret ediyor” yaftası ile şikayet etmiş biridir. Fethullah Gülen, Alvarlı Efe Hazretleri’nin torunu Sadi Hoca’nın, karakolda kötü muamele görmesine neden olmuş biridir.
Şimdi bugün:
“Ahirette Allah bana şefaat etme imkanı verirse ilk şefaat edeceğim kişi Bülent Ecevit’tir” diyen Fethullah Gülen, 7 Haziran seçimleri öncesi muhipleri üzerinden siyasi mühendisliğe soyunmuştu.
Saadet Partisi ile Büyük Birlik Partisi’ni bir koldan…
HDP’yi başka bir koldan…
Bağımsızları kendine yakın isimlerden…
Ve CHP’yi de başka bir koldan örgütledi, destekledi!
Doğu ve Güneydoğu’daki asker-polis lojmanlarından çıkan HDP oylarına bakınca…
Saadet ve Büyük Birlik temsilcilerinin Paralel Yapı gazete ve televizyonlarındaki yer alma biçimine bakınca...
CHP’li koalisyon için çırpınan Paralel Yapı elemanlarını gördükçe, kurulan tezgah daha da berraklaştı.
Bugün, birçok karanlık ilişkisi deşifre olun Paralel Yapı ve lideri Fethullah Gülen, 1 Kasım seçimlerine daha taktik hamlelerle yön vermeye kalkışıyor.
Ak Parti’nin birinci parti olmasını engelleyemediklerini görünce şimdi bir şekliyle “Ruhundan vazgeçmiş bir Ak Parti” ile CHP’nin koalisyonu içinşimdiden kolları sıvamış görünüyorlar.
CHP Genel Merkezi’ni ziyaret eden Zaman kadrosu, sadece Kılıçdaroğlu güzellemesi yapmakla yetinmemişler…
Spota, Kılıçdaroğlu’nun, “(Ak Parti) meşruiyeti ancak bizim üzerimizden yakalayabilir” cümlesini çıkarmışlar.
Vay!
“Uyanıklık” desem çok kör gözün parmağı olmuş..!
Kılıçdaroğlu ziyaret sırasında verdiği mesajların neredeyse çoğunda aslında “tehdit” dili kullanıyor. Bürokratlara verip veriştiriyor, “dosyaların açılması”ndan söz ediyor, “kuzu kuzu görev verecek” filan diyor.
Lakin nihayetinde “Tek başına iktidar hesabı yapmayan bir parti genel başkanı olarak ruhundan vazgeçmiş bir Ak Parti ile iktidar olma hayali”ni Zamancılar eliyle kamuoyuna aktarıyor.
Kılıçdaroğlu’nun bu hayaline “çanak tutan” Zamancıların, “Bir başörtülü olarak ilk kez gittiğim CHP Genel Merkezi’nde hiçbir ayrımcılık ya da en fak ima hissetmedim. Bendeki eski CHP imajından kalan son önyargılar da gitti” cümlesini kurması ise not edilmeye değer!
Zira “İmam Hatipleri kapatmayı asla düşünmüyoruz” diyen Kılıçdaroğlu’nun İmam Hatiplerin hangi kısmını kapatmayı hangi formülle düşündüğü fikrini perdelemeyi ve Anayasa Mahkemesi’ne “başörtüsü düzenlemesini” götüren imzanın Kılıçdaroğlu’na ait olduğunu unutturmak bu olsa gerek..!
Dün, Ecevit için şefaatçi olmak isteyen, bugün Kılıçdaroğlu’na şefaatçi olmaya başlamış. Tek farkla işi ahirete bırakmadan!
Ne diyelim?
Bazı şeyler zamanla anlaşılır…
Bekleyip göreceğiz..!
Kim kimi ne kadar dönüştürmüş?
Alvarlı Efe Hazretleri’ne öykünüyormuş gibi yapıp, onun torununu “Atatürk’e hakaret ediyor” diye şikayet edenin muhipleri, bugün CHP muhibbi olmuşlarsa “asıllarına rücu etmişlerdir” demek en doğrusu.
Sizce de öyle değil mi?
Bir problematik olarak Ali Bulaç
Artık Türkiye’nin bir Ali Bulaç meselesi vardır.
İslamcılığın ateşli savunucusu…
Mardinli Ali Bulaç!
Yıllarca CHP zihniyeti yüzünden “çeper”de kalmışlığın altını çizen Ali Bulaç, CHP Genel Merkezi’ni ziyaret etmişse…
Yıllarca batı eleştirisinde dozu artırdıkça artırıp, onca genci modernizm ve batı karşıtı yapmış…
Bugünse “NATO’yu Türkiye’yi işgale çağıran” bir zihin dünyasına dönüşmüş bir Ali Bulaç varsa..
Türkiye’nin bir Ali Bulaç sorunu var demektir.
Sahi Ali abi, “İnsan ne oldum değil; ne olacağım” demeliymiş..!
Seni CHP Genel Merkezi’nde Kılıçdaroğlu’nun yanında ona güzelleme yaparken göreceğimiz de varmış!