Bu hafta güzel bir şey oldu... Dört büyükleri yenemeseler de; Kardemir Karabükspor’un Galatasaray’a, Kayseri Erciyesspor’un Fenerbahçe’ye, Sivasspor’un Trabzonspor’a ve nihayet Çaykur Rizespor’un Beşiktaş’a karşı oynadığı futbol, umut verdi. Sergiledikleri direnç, takım oyunu ve cesaret; geçtiğimiz sezonların çok üstünde bir performansı sahalara getirdi. İnsanı resmen uyutan geçen yıldan sonra, artık seyir zevki giderek yükselen bir döneme girdik.
Anadolu takımlarındaki mantık yükselişi, hepimize iyi gelecek... Çaykur Rize’nin de dün geceki derli-toplu hali, Beşiktaş’la kora-kor mücadelesi, hatta çoğu kez etkili olan baskısı, içinde bulunduğumuz sezonun farkını ortaya koyuyor. Böyle olmalı!
***
Beşiktaş gecenin dominant takımı olma yolunda zorlanmasının nedeni de, işte Türk futbolundaki bu gelişmenin sonucuydu. Rize de, diğer bir çok Andalou takımı gibi, artık İstanul’da sahaya boynu bükük çıkmayanlardan... Aksine kafa tutuyorlar!
Gerçi ilk yarıda ancak tek kafa şutuyla etkili olabildiler ama; buna rağmen her an herşeyi yapabilecek kıvamda oldukları gözdağını çok rahat verdiler. Özellikle ikinci yarıda mutlak pozisyona girdiler. Boş bırakmaya gelmezdi.
Beşiktaş; Oğuzhan ve Atiba’nın yokluğunda teknik boşluk yaşadı. Baskılı oynasa da, rakip üstünde panik duygusu yaratacak tehdit unsurlarından yoksundu. Bir şeylerin eksik olduğu anlaşılıyordu. Gece alemlerinin yorgun adamı Fernandes, çalkantılı ve sorumsuz özel hayatına rağmen; gene de o kadar kötü değildi. Demek ki enerjisini gecelere kurban etmese, çok daha etkili olacağı şüphesiz... Beşiktaş onu niye denetim altında tutamıyor?
***
Siyah-beyazlılar kötü ve sorumsuz oynamadılar ama, kendi sahalarında olması gerektiği kadar evsahibi güveninde değildi. Hep bir tedirginlik yaşadı. Hatta bu zaman zaman korkuya bile dönüştü.
Özgüvensiz baskı, pozisyon oluştursa da; son vuruşların isabet oranını düşürdü. Rize her koşulda rakibinden daha soğukkanlıydı. Performansları övgüye değer... Bu yüzden, maçın hakkı beraberlikti.