İnsanoğlu ruhundaki ebediyeti, dünyada sonsuza kadar kalacağı şeklinde algıladığında şu fani dünyaya kazık çakacakmış gibi uğraşır durur.
Ebedi hayatın dünya hayatı olmadığını idrak edenler ise dünya malına mevkiine şan ve şöhretine itibar etmezler.
Dünyayı ahiretin tarlası olarak görürler ve oraya götüreceği azık peşine düşerler.
Efendimiz aleyhisselam, kestiği kurbanı Hz. Aişe annemize verir ve hane-i saadetinden çıkar. Aişe validemiz kurban etini fakire komşuya dağıtır. Efendimiz dönünce sorar, "Kurbandan ne kaldı?" diye. Validemiz, "Bir kürek kemiği!" der. Efendimiz, "Elhamdulilah bu kemik dışında hepsi bize kalmış!" buyurur.
İşte kurbandan Allah'a ulaşan şey, bu bilincin semeresi olan sorumluluk duygusudur. Öyle buyurmuyor mu Mevlamız, "Kurbanın etleri ve kanları Allah'a ulaşmaz. Ulaşan sadece sizin takvanızdır!"
Dünyaya yığıp biriktirdiğimiz değil ahiret için sarf ettiklerimiz ebedi âlemde bize eşlik edecektir.
Biz öyle inanırız.
Şan şöhret makam mevki için sarf edilen çabalar değil, başta sadaka-i cariye olmak üzere ebedi hayata yapılan yatırımlar gelecektir peşimizden.
Öyle inanırız ama öyle yapar mıyız orası biraz karışık.
Hz. Nuh ve ümmeti uzun yaşayan bir ümmettir. Hz. Nuh 950 sene yaşamıştır. Bir gün ümmetine yaptığı nasihat esnasında, "Zaman gelecek insanların ömrü 60-70 sene olacak." buyurmuş. Ümmetinden birileri sormuş, "Ey Allah'ın elçisi! Onlar da bu kısa ömür içinde ev tarla mal mülk peşinde koşacaklar mı?"
Hem de nasıl koşuluyor değil mi?!
Hem mal mülk için hem şan şöhret makam mevki için.
Kimileri bu uğurda ne dost tanıyor ne akraba!
Ne helal biliyor ne haram!
İşte bu mübarek günlerde ne kadar Allah'a yakınlaşıyor ne kadar uzaklaşıyoruz düşünmeliyiz.
Gelin bugün merhum Cahid Zarifoğlun'a kulak verelim. Diyor ki:
"Üstadım" dedim, "Bayrama ne keseyim?
Önce; "Gıybeti kes, Kul hakkı yemeyi kes. Yalan söylemeyi kes. Haram yemeyi kes.
Adam kayırmayı kes. İsrafı kes. Kötülükten irtibatını kes...
"Bunları kesmezsen, Ne kesersen beyhude...
"Üstadım" dedim: "Bayrama ne alayım?"
"Birkaç piri fâniden gönül, birkaç çocuktan gülücük, birkaç fakirden de duâ al."