Bayram sabahında okunan selalarla karıştık mübarek günlere. İnsanlar akın akın koştular bu çağrıya. Hem sevinç hem hasret var bayram sabahlarında. Benim gibi orta zamanlarını yaşayanlarsa, her tarafı hasret denizleriyle çevrili birer adaya dönüyor. Bir yanda ahirete intikal etmiş anne-babalar... Diğer yanda gurbete uçmuş kuşlarınız. Sadece el öpüp şeker toplamaya çıktığımız çocukluk günlerinde değilmiş bayram telaşı... Bizim yaşımızda da kapıyı acaba kim çalacak heyecanı başlıyor. Şekerlikler doluyor, harçlıklar hazırlanıyor, biz de çocuklar gibi süslenip püslenip bekliyoruz, elimizi öpmeye kim çıkıp da gelecek...
Herkes memleketine kaçtı bu bayramda da. Sosyal medyada neredeyse tüm arkadaşlarımı köylerini, kasabalarını tanıtırken görüyorum. Sıla-i rahim yapan genç insanları görmek ne güzel. Kabir bahçeleri bile cıvıl cıvıl, çiçeklerle, çocuklarla dolu. Ahiret köşesine çekilmişlerimiz de sanki bayramlaşmak için hazır ve nazır. Doğumhaneleri esas alsa da nüfus istatistikleri, tarihin asıl yazıldığı mekanlar kabristanlardır derim hep. Şehrin esas sahipleri, toprağın üstünde gezenlerden evvel, toprağın altında yatanlar. Bu yüzden bayramlaşmayı evleviyetle hak ediyorlar.
Bayram, bir sevgililik bilinci. Bütün sevgiler, Allah Sevgisi'nin büyük evinde birleşiyor. Her küçük sevgi, kalbimizi Allah sevgisine hazırlıyor, zaten sevginin küçüğü büyüğü olmaz, sevgi sevgidir... Bütün sevgililer, ancak En Sevgili'ye kadar taşıyor sizi. Peşinden koştuğumuz hiçbir şeyde vefa yok, dünyada olup da batmayan güneş tanımıyoruz. Ama her batan güneş bizi “Hiç Batmayan”a yaklaştırıyor.
Bayram, Hz. İbrahim'den emanet. O, çok sevdi ve çok sevildi. Bu yüzden sınavı en ağır olan idi. Sevdiği şeyden Allah için vazgeçmek bahsini, çok konuşmak da çok yazmak da tedirgin ediyor beni. İnsanın evladıyla sınanması kadar zor ne olabilir dünyada. Ama Hz. İbrahim de Hz. İsmail de imtihanlarını öyle güzel verdiler ki, halen devam eden bir dini adet olarak günümüze kadar geldi kurban ibadeti. Hz. Resulullah (s) Efendimizin de sünnetidir. Peygamber Efendimiz kurbanını anarken onu namazından ve orucundan ayrı söylemezdi hiç. Çünkü o, Rabbine yakın olabilmeyi cidden çok önemserdi ve müslüman kardeşlerine karşı da çok hassastı. Kurban bayramı bir hassasiyetler bayramıdır. Yaklaşımlar, incelikler bayramıdır.
Bayram, zamanı idrak ediş halidir. Öyle güzel bir vakittir ki Bayram, bütün zamanlar onda bitişir. Bütün zamanları buluşturan, çok güzel çok müstesna bir durak. Geçmiş ile gelecek o limanda buluşuyor, tüm zamanlar, o iskeleye bağlı. Hazırda ve Huzurda olmak bilinci bayram. Buyur, buradayım geldim Allahım! Diyebilmek...
Bayram, tamama ermişlik hissi. Kurtuluş ve bağışlanış müjdesi. Rabbani af ümidinin yanısıra, kulların da birbirini affedişinin haberi. Boşa dememiş büyükler “gel beraber, karlı dağlar aşalım, bayramlaşalım”...
Bayram hatırlayış bayramı... Biz tok iken aç yatanları, biz evimizde yatarken sokaklarda üşüyenleri, biz sılamıza kavuşurken, memleketi tarumar edilmişleri, mültecileri, kimsesizleri... Ümmeti ve nihai manada insanlığı hatırlama zamanı... İnsan oluşu iliğine kemiğine kadar hissedişin vakti bayram...
İslam alemine ve memleketimize hayrlar, iyilikler, güzellikler getirmesi duasıyla bayramınızı tebrik ederiz..