"Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silah eğitimdir." der Nelson Mandela.
Bir önceki yazımızda da değindiğimiz gibi gerek Selçuklu'nun gerekse Osmanlı'nın dünyayı değiştirmek için kullandıkları en önemli silah eğitimdi.
Güçlü bir eğitim modeli içinse her şeyden önce sacayağı çok iyi oturtulmalıdır. Ayakları yere sağlam basmamış bir eğitim modelini ne kadar revize ederseniz edin kalıcı hale getiremezsiniz. Yani ilkeleri ve prensipleri belirli olmayan bir eğitim modeli beklenen semereyi vermekten oldukça uzak kalacaktır.
Kadim medeniyetimizin ve diğer medeniyetlerin başarılı olmuş eğitim sistemlerine baktığımızda göze çarpan ilk şey uzun süreli ve devamlı oluşlarıdır. Gerek Nizamiye Medreseleri gerekse Enderun Eğitim Sistemi yüzyıllar boyunca uygulanmış, sürekliliği devam ettirilmiş, aynı zamanda her daim gelişmesi sağlanmıştır.
Bir önceki sistem kaldırıp yerine yeni bir sistem kurmak yerine mevcut sistemi daha iyi hale getirmenin yolları aranmıştır. Bu sayede sistemin, varsa aksayan yönleri düzeltilmiş ve daha güçlü hale getirilmiştir.
Özellikle eğitim konusunda kısa vadeli programların beklentileri karşılamaktan uzak kalacağı aşikardır. Bir devlet politikası olarak; hedefe alınan eğitim modeli, uzun vadeli olarak planlanmalı, kişiler değiştikçe eğitim sistemi değişmemelidir.
Eğitim, asla muhalefetin sadece muhaliflik yapmak adına göstereceği reaksiyon ile siyaset malzemesi olarak kullanılmamalı, ülke bütünlüğü ve geleceği açısından partiler üstü bir ittifak sağlanarak eğitim modeli her daim daha iyiye götürülmelidir.
Her kesim, her parti, her vakıf, her dernek ve her bir ferdin tek bir hedefi ve amacı olmalıdır: Mevcut eğitim sistemini nasıl daha güçlü hale getirebiliriz?
Bu noktada devlet her türlü öneriye açık olmalı, her türlü teklif değerlendirilmeli ve eğitimin güçlendirilmesi konusunda projeler geliştirilmesi teşvik edilmelidir.
Hayatımızın her alanını etkileyen korona salgını sonrasında durumun vahametine binaen hemen bir bilim kurulu oluşturuldu. Bilim kurulu mutat toplantılar yaparak virüsün gelişimini, etkisini inceledi ve bazı tedbirler aldı. Halk sürekli bilgilendirilmek suretiyle hastalık ve etkileri hakkında müteyakkız tutuldu.
İktidarın sağlık alanındaki bu başarısını, doğal olarak Türkiye'yi bütün dünya konuştu ve model almaya çalıştı.
Eğitimse; toplum hayatına etkisi açısından koronadan çok daha ehemmiyetli, asla ihmal edilmemesi gereken, hayati önem taşıyan bir kavram. Korona için alınan önlemlerin yüzlerce kat fazlası yapılsa yeridir.
Dolayısıyla eğitimle ilgili oluşturulacak bir "Eğitim Bilim Kurulu" son derecede önemlidir.
Geniş katılım yelpazesine sahip olacak şekilde oluşturulacak olan "eğitim bilim kurulu", düzenli toplantılar yaparak eğitimle ilgili değerlendirmeler yapmalı, gerekli tedbirleri almalıdır. Eğitimde gelinen noktayla ilgili bilgilendirmeler yapılarak halkın ilgi ve alakası diri tutulmalıdır.
Ülkemizi son 20 yılda birçok alanda başarıya taşıyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başlatacağı yeni bir eğitim hamlesinin; beklenen verimin cumhuriyetin kuruluş yıllarından bu yana alınamadığı eğitim alanındaki hayal kırıklıklarını sona erdireceğine olan inancımız tamdır.
Zira özellikle son aylarda ülkece düçar olduğumuz felaket silsilesine rağmen canhıraş şekilde hem afet bölgelerine hızlı ve yerinde müdahaleler hem de eşzamanlı bütün alanlarda gösterilen başarılı adımlar gösteriyor ki hizmet bilinciyle görevini ifa eden bir yönetime sahibiz.
Sağlık alanında olduğu gibi afet sürecinde de halkın gördüğü yardım ve hizmetlerden ötürü Türkiye bütün dünyanın ilgi odağı oldu.
Bu hizmet şuurundan mülhem inancımız odur ki, eğitim alanında da bu zamana kadar yapılan birçok yenilik ve yüz yıldır görülmeyen hizmetler -ücretsiz ders kitapları, akıllı sistemlerle donatılmış sınıflar, beş yıldızlı hizmet kalitesinde kampüs binalar, vs.-, sisteme yönelik hassasiyetin ve bilincin de olduğunun teminatıdır.
Eğitim, birkaç yazıya sığmayacak kadar önemli ve geniş bir konu. Şimdilik bu kadarla iktifa ederek yeni başlayan eğitim döneminin milletimize hayırlı olmasını temenni ederiz.