Suriye Bayırbucak Türkleri son bir haftadır Rus savaş uçakları tarafından ağır bombardıman altında. Son birkaç gündür de, Suriye’de direniş başladığı günden itibaren en ağır saldırılara mâruz kalıyor Türkmen kardeşlerimiz.
Türkmen kardeşlerimizin yardımına ümmetin Arap, Çeçen evlatları koşuyor. Ümmet olmanın güzelliği Türkmen Dağı’nda sergileniyor. Ellerindeki keleşlerle Rus savaş uçaklarına karşı koymaya çalışıyorlar. Karadan saldıran Esad-İran-Hizbullah ve bilumum katil, tecavüzcüye namuslarını çiğnetmemenin mücadelesini veriyorlar.
Bayırbucak’taki Türkmen kardeşlerimizin bizden tek istedikleri Rus uçaklarına karşı kendilerini koruyacak silâh. “Kanımızın son damlasına kadar savaşacağız” diyorlar... “Sizlerin gelmesine gerek yok, bizlere istediğimiz silâhları temin edin gerisini biz halederiz” diyorlar... Tabiî ki de dua istiyorlar!
Önümüzdeki tel örgüsünün öbür tarafındaki kardeşlerimiz katlediliyor ama bakıyorum da bizlerin pek de umurunda değil. İşte birkaç haber, birkaç tweet, birkaç Facebook mesajıyla ve birkaç köşe yazısıyla kardeşlerimizin dertleriyle dertlenmiş oluyoruz!.. Bir infial oluşmuyor. Kamuoyunda gündem oluşturacak Sivil Toplum Kuruluşları’nın yöneticileri, gençlere kitap okutmak bahanesiyle gittikleri beş yıldızlı otellerdeki saunalarda kış uykusuna mı yattılar! Nerede yetiştirdiğiniz gençlik? Neden sesleri çıkmıyor?
“Kobani için eylem yapanlar niçin Bayırbucak için sesleri çıkmıyor” diye yazmak da nedir Allah aşkına! Kobani için sokağa dökülenler kendi inançları, kendi kardeşleri için sokağa döküldüler. Şu halimize ne kadar gülseler, ne kadar alay etseler haklılar. “Beş yıldızlı otelerde açık büfede büyüttüğünüz poponuzu kaldırın da namusunuza sahip çıkın” deseler vereceğiniz cevap var mı!..
Yüzde 50 oyla gelmiş bir hükümetimiz var. İçerideki hainler de temizleniyor. Yani önlerine taş koyacak unsurlar da etkisiz hale getirildi. Ufak tefek taş koyacaklar çıkacaktır ama devlet için pek bir ehemmiyeti olacağını sanmıyorum. Hükümetin Bayırbucak’taki kardeşlerimizin taleplerini karşılamasında hiçbir engel yok. Türkmen kardeşlerimize yapılacak yardımın halk nezdindeki desteği, hükümetin seçimlerde aldığı oyun fersah fersah yukarısında olur. Bu yazdıklarım hamaset değil, ‘reel politik’ tespitler. Halkın içinde olunca nabzı doğru ölçebiliyorsunuz.
Sivil Toplum Kuruluşları’nın katliama karşı toplumda oluşturacağı tepki, bu tepkinin hükümet üzerinde oluşturacağı baskı ve bu halk baskısının gereğinin yapılması. Her şey demokrasinin çizdiği sınırlar içinde gerçekleşecek!.. Demokrasinin değiştirilemez maddesidir: Yönetimler halkın meşru taleplerini yerine getirir! Katledilen masumlara yardım edilmesini istemekten daha meşru bir talep var mıdır? Yoktur! Öyleyse...
Bayırbucak’ta kardeşlerimizin talepleri acil olarak yerine getirmek boynumuza borçtur. Hükümetin en tepesindeki isimler bu yardım işlerini alt kadrolara havale etmemeliler. Alt kadroların, yukarıdan gelen “Ne gerekiyorsa yapın” emrini, mevzunun aciliyetini kavrayamadıklarından savsakladıklarını yönünde haberler geliyor. Aman dikkat...