Elazığ merkezli deprem yüreğimizi yakarken sayın Kılıçdaroğlu kalkıp ne yapıyor?
Kötü bir siyaset...
İnsanlarımız acılarıyla cebelleşirken, Bay Kemal Erdoğan düşmanlığını muhalefet bilen bir anlayışla salladıkça salıyor...
Yüreği hiç sızlamıyor belli ki...
İnsanlarımızın acısını yüreğinde azıcık hissetseydi herkesten önce Elazığ’a gider, yürekten gelen gözyaşlarıyla anlamlı bir duruş sergilerdi...
Ama nerde!
Elazığ’a giden Cumhurbaşkanımızın cenazede ağlayan yüreği onu rahatsız ediyor...
O koca yürekli adamın tabuta verdiği omuzu devlet-millet bütünleşmesinin en anlamlı fotoğrafını oluştururken Bay Kemal uzaklardan duyduğu rahatsızlığı çirkin bir muhalefet diline çeviriyor...
Bir de pişkin pişkin soruyor:
“Deprem için vatandaşlardan toplanan vergilerin nereye harcandığını sormayalım mı?”
Siz önce kaç gündür nerde olduğunuzun hesabını verin Bay Kemal!
Sahi nerdesiniz?
Niçin Elazığ’a gitmediniz?
Acılar üzerinden kirli bir siyaset yürüteceğinize o acılara saygı duymayı öğreniniz!
En önemlisi o acılı vatandaşlarımızın yanında durunuz!
Şunu da söyleyerek bitireyim bu bahsi:
Siz iflah olmaz bir Erdoğan düşmanısınız!
Depremi de bu düşmanlığınıza alet ettiniz ya, gayrı ne yaparsanız şaşırmayız vallahi...
İMAMOĞLU’NUN YAPTIĞINA NE DENİR?
İmamoğlu tam bir kurgu.
Kendisini nasıl kuruyorlarsa öyle hareket ediyor.
Yanında eşi olması gerekiyorsa ona da kurgulayıcılar karar veriyor.
Elazığ depreminde yanında muhterem eşini görünce sevindim.
Duyarlılığı takdire şayan diye düşündüm.
Sandım ki münhasıran deprem için gitmiş...
Sonra konuşurken dinlediğimde anladım ki belediye başkanlığı kendisine yetmiyor; devlet başkanı edasıyla konuşmaktan haz alıyor.
Acıyı siyasete tahvil eden konuşması aslında kendisi açısından içler acısı bir durum.
“Ben buraya halkı bütünleştirmeye geldim!” mealinde sözler sarfetmesi hangi halet-i ruhiyenin ifadesidir?
Kendine biçtiği role bak!
Altı üstü bir belediye başkanısın ya...
Biraz mütevazı olmayı öğren...
Boyundan büyük işlere kalkışma...
Sanki orada bir ayrışma ve kavga var da kendisi bunu ortadan kaldırmaya gitmiş...
Diyelim ki böyle bir durum var...
Bu iş Kılıçdaroğlu’na düşmez mi?
O nerede?
Kayıplarda...
Uzaklardan verdiği demeç İmamoğlu’nu yalanlıyor.
Diyor ki Bay Kemal mealen:
“Belediye Başkanımız gönderdiği yardımların yerine ulaşıp ulaşmadığını denetlemek için orada bulunuyor.”
İşin gerçeği ne peki?
İmamoğlu ailesiyle Erzurum Palandöken’deki kayak merkezine tatile gitmek için izin alıyor.
O esnada deprem olunca Elazığ’a uğruyor.
Orada siyasi şov yaptıktan sonra kayak tatiline gidiyor.
Deprem bölgesinde insanlarımız bir yanda depremin doğurduğu acılarla bir yanda da soğukla cebelleşirken İmamoğlu tatil keyfine gidiyor.
İmamoğlu’nun acının/matemin merkezi Elazığ’dan kalkıp Erzurum’a hiçbir şey olmamış gibi tatil yapmaya gitmesi sadece siyaseten değil ahlaken de sorunlu.
Bir siyasetçi sadece kendinden ibaret değildir.
Bir siyasetçinin ailesi de aynı hassasiyete uymak zorunda olduğunu bilir.
Kayak merkezinden paylaştığınız tweetin altına “Türkiye’ye kavga değil sevgi yakışır!” türü ifadeler yerleştirmek ise, halkın acısına karşı sadece derin bir saygısızlığın yanısıra düpedüz çarpıtma içeren yoz bir siyasi şovmenliktir.
Bir siyasetçinin Elazığ yalanından sonra Erzurum kayak keyfini yanına aldığı eşi ve çocuklarını araçsallaştırarak yanlışını örtbas etme yoluna gitmesi, tek kelime ile acınası bir durumdur.
Bunu AK Partili bir belediye başkanı yapmış olsaydı kızılca kıyamet kopartacak olanların İmamoğlu’nun bu davranışını “Ne yani ailesiyle tatil yapmaya hakkı yok mu?” diyerek savunması ise çifte standardın ötesinde bir kişilik bozukluğudur.
Evet altını çizerek söylüyorum:
Böylesi bir felaket anında o makamda olan birinin güle eğlene tatil yapmaya hakkı yoktur.
Sadece kendisinin değil ailesinin de...
KUDÜS BAŞKENTİMİZDİR BİZİM
Kudüs sadece Filistinlilerin değil cümle Müslümanların, hepimizin Başkentidir.
Kudüs, yürek ülkemizin başkentidir.
Ey Amerika sen kim oluyorsun da bizim başkentimizi işgalci bir terör devletine armağan ediyorsun!
ABD’nin bu kararını gayrı meşru, gayrı ahlaki ve gayrı insani buluyoruz.
Yeryüzünde yaşayan tüm Müslümanların gözünde işbu anlaşmanın hiçbir hükmü yoktur.
ABD-İsrail paktının ilan ettiği bu anlaşmaya ses çıkarmayan halkı Müslüman ülkelerin zalim yönetimlerini de şiddetle ve hiddetle kınıyoruz.
Arap devletleri sussa bile Erdoğan liderliğindeki Türkiye asla susmayacaktır.
Zira Türkiye sadece Müslüman halkların değil mazlum dünyanın da hür ve gür sesidir.
Bedeli ne olursa olsun kutsal direnişe devam diyoruz.