"Bay Kemal sıradan bir olay değil. Bay Kemal olmak için hayatımı verdim" diyor CHP lideri.
Sosyal medya hesabının biosuna da eklemiş lakabını. Benimsemiş.
Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken söze bir miktar alaycılık, bir miktar da iğneleme katmak için eklediği "Bay Kemal" lakabı "komik" iken "trajikomik" hale geldi böylece.
CHP çevreleri durumun farkında bile değil.
CHP medyası lakabı sahiplenmenin ne kadar akıllıca olduğunu, Kılıçdaroğlu'nun rakibinin elinden Bay Kemal silahını aldığını söyleyen uzmanlarla dolu.
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde büyük sükseyle açıkladıkları "Ekmek için Ekmelettin" sloganıyla yarışacak derecede zekâ ve yaratıcılık içeriyor oysa Bay Kemal'i sahiplenmek.
ERDOĞAN'IN ZAFERİ
Siyasetin magazin gündemi CHP liderinin, rakibinin taktığı alaycı lakabı kabullenişini politik bir zafer gibi sunması üzerinden dönse de 12 yıllık bir hikâye aslında bu.
Daha doğrusu bir netice.
Zira Kılıçdaroğlu "Bay Kemal" ile baş edemediği, alt edemediği, daha doğrusu ironinin içerdiği hakikati örtemediği için, hemen tüm siyasetinin temelini oluşturan "gerçeği ters yüz ederek söylem üretmekte" buldu çareyi.
Çaresizliğinden çare aradı yani.
Ortada bir zafer varsa bu zafer Erdoğan'a aittir hal bu ki.
Bay Kemal lakabının üretilmesi de tüm silkinmelerine rağmen Kılıçdaroğlu'nun üzerine yapışıp kalması da Erdoğan'ın hanesine yazar.
Çünkü daha önce CHP ajansları "Gandi Kemal", "sakin güç" gibi sıfatlar üretti laboratuvarda.
Ama olmadı.
Hiçbiri tutmadı.
Hatta eğreti durduğunu, komik kaçtığını bile bile, -herhalde Z kuşağını kafalarız umuduyla "Demokrat Amca" diye bile yazmışlar biosuna!
Ama o da tutmayacak. Akıp gidecek üzerinden.
NASIL BAŞLAMIŞTI?
Önce Recep Bey vardı!
Kemal Kılıçdaroğlu, siyasi hayatını, kimliğini Erdoğan'ın isminin, liderlik gücünün yansımasından faydalanarak edindi.
Zaten ilk çıkışını da Erdoğan üzerinden yapmayı denedi.
22 Mayıs 2010'da yani CHP genel başkanlığına aday olduğu kurultayda yaptığı ilk konuşmada -o zaman Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'a "Recep Bey" diye hitap etti Kılıçdaroğlu. Yıllarca devam ettirdi bunu.
Birkaç fayda umdu bundan.
2002'den itibaren girdiği tüm seçimleri kazanan, 2007'de verilen e-muhtıraya karşı durarak oy oranını katlayan, 2008'de AK Parti'ye açılan kapatma davasından daha da güçlenerek çıkan ve "dik dur eğilme, bu millet seninle" sloganıyla liderliği bayraklaşan Recep Tayyip Erdoğan'ı bu yolla küçültmek istedi Kılıçdaroğlu.
Soyadı kullanılmadığında kullanılan Tayyip Bey ifadesinin taşıdığı hafızayı silmek istedi.
Liderliğini, siyasi karizmasını, devrim niteliğindeki icraatlarını unutturmayı umdu.
Ama tutturamadı!
Recep Tayyip Erdoğan'a ondan başka Recep Bey diyen çıkmadı!
BAY KEMAL KOMİKTİ, KABULLENMESİ TRAJİKOMİK
Ve Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun Recep Bey hitaplarına bir gün "Bay Kemal" diye cevap verince durum yönetilemez bir hal aldı CHP lideri için.
Halk bunu tuttu çünkü.
Batıcı, elitist, halka yabancı...
Diğer yönüyle iş bilmez, beceriksiz...
Mesela Cumhurbaşkanı "Bay Kemal'e beş koyun teslim edin, hemen kaybeder" dediğinde duyan onaylar bunu, kimse şaşırmaz.
Örnekleriyle dolu çünkü hafızalarımız.
Neticede lakap öyle bir yapıştı ki Kemal Bey'in üstüne, dışında yapacak bir şeyi yoktu.
Bakmayın şimdi "Bay Kemal olmak kolay değil" falan diye efelenmesine. Golü yedi çünkü.
KILIÇDAROĞLU BAY KEMAL'İ HAK ETTİ
Öte yandan Bay Kemal için bu, hak edilmiş de bir sıfat.
Kılıçdaroğlu'nun sahiplendiği söylemin ve sabitlendiği koordinatların adını koyuyor esasen Erdoğan.
Bu konum, dışarlıklı bir konumdur. Atanmış, talimatlandırılmıştır.
Yerli değildir. Ama yabancı da değildir. "Sahibinin sesi"dir daha çok.
Baykal'ı götüren, Kılıçdaroğlu'nu getiren olağanüstü olaylar zincirinin kriminal bir siyasi mühendislik, bir FETÖ darbesi olduğu nasıl tartışmasız bir gerçek ise Kılıçdaroğlu'nun en başından itibaren olağan şüpheli konumunu doğrulayan bir çizgi izlediği de o kadar açıktır.
12 senede CHP'nin oyunu artıramadı ama CHP'yi merkezi Ankara olmayan bir uydu parti haline sokmayı başardı Kılıçdaroğlu.
FETÖ'nün sahte belgelerini Meclis kürsülerinden sallayarak başladığı genel başkanlık kariyerinde yeni sıfatlar da kazandırdı zamanla. "İddialarının hiçbirini ispatlayamayan ve girdiği tüm davaları kaybeden genel başkan", "Tazminat paralarını CHP milletvekillerine ödetmek için fon kuran genel başkan" gibi.
Yabancı sefirlerin iddialarını, Batılı istihbarat örgütlerinin operasyonlarını siyaset gündemine taşıması, FETÖ'den PKK'ya maksadı belli yapıların yarım kalmış söylemlerini bayraklaştırması, hemen tüm milli meselelerde ya ikircikli ya gayri milli bir tutumu benimsemesi yeterli delildir buna.
Örnekler çoğaltılabilir ama sonuç değişmez.
Bay Kemal, Kılıçdaroğlu'nun boynuna asılı levhadır.