Ben hâlâ o fotoğraftayım...
Tam, “O kareyi kullananlara karşı daha ilk dakikadan itibaren tepki gösterdim, meslektaşlarım demeye dilimin varmadığı o duyarsızlara teessüflerimi ifade ettim” şeklindeki ucuz teselliye sığınmaya çalışıyordum ki, muhabirimiz Kemal Gümüş’ün getirdiği haberle yine allak-bullak oldum. Çünkü Kemal kardeşim, şehit savcımız Selim Kiraz’ın ailesiyle görüşerek o fotoğrafla ilgili duygularını dinlemişti:
“Torunlarım o fotoğrafı görünce yıkıldı, psikolojileri bozuldu; konuşmuyorlar. Batsın sizin özgürlüğünüz...”
Hangi özgürlük Hakkı bey?..
Kendisini eleştiren gazetelere “paçavra” gazetecilere “aptal” diyenlerin mi yoksa istediği gibi konuşmayan konuğunu programdan kovanların mı özgürlük anlayışından bahsediyorsunuz?
Ey Türkiye’yi yıllardır ‘ilkeli yayıncılık’ masalıyla kandırdığını zanneden ilkesizler...
Ve...
Ey ilkesini öfkesine kurban eden müflisler...
O fotoğrafı kullanmamak için birazcık ‘insan’dan anlamak yeterliydi.
Bu ısrar neyin nesi?
Ama kılınız bile kıpırdamadan insanlığı infaz ettiniz.
Berkin Elvan için eylem yaptığını söyleyen o satılmışların, gece-gündüz üzerinde çalıştığı Berkin Elvan cinayetini çözmeye ilk defa bu kadar yaklaşan o savcıyı özellikle hedef seçmesi ile o kareyi özellikle yayınlamanız arasında bir paralellik var mı acaba?
Olay günü, akşama kadar yapılan yoğun uyarılara rağmen o fotoğrafı ısrarla kullanmanın bir zeka probleminden kaynaklanması mümkün değil.
O halde?..
Siz ‘gazeteci’ iseniz, ben değilim...
O günden bu yana izliyorum; samimi bir özür bile dileyemediniz, çünkü bu cinayeti taammüden işlediniz.
Kiminiz bulduğunuz günah keçileriyle durumu kurtarmaya kalktınız, kiminiz cenazede herkesten fazla ağlayan mafya bozuntusu katiller gibi numara çektiniz. Kiminiz de DEAŞ infazlarını yayınlayan yabancı versiyonlarınızı örnek göstererek, pisliğinizi başkasının pisliğiyle kapattığınızı zannettiniz.
Bizim için bunların anlamı yok. Çünkü sizi çok iyi tanıyoruz. Ama hadi birilerinin gözünü boyadınız diyelim. Peki Muhammed ve Pelin’e, öfkesini içine gömen annelerine ve hepsinin acısını sırtlamaya çalışan dedelerine bir cevabınız var mı acaba?..
Demirtaş eve döndü
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş 2010 başından bu yana siyasette. Defalarca da seçim yaşadı. Ama şimdiye kadar aile bireylerini siyasi mücadelesine hiç karıştırmamıştı. Şahsen aile fotoğrafını hiç hatırlamıyorum. Ama bu sefer doğal akış dışında, özellikle aile fotoğrafı verdiğine şahit olduk.
Neden şimdi? Baraj mücadelesine girinceye kadar ana-baba duasına ihtiyaç duymamış mıydı acaba?..
KAFAMA TAKILANLAR..
Sizin kriteriniz ne?
AK Parti’nin, adaylarını belirlerken liyakat ve teşkilat hassasiyetli bir çalışma yürüttüğünü gördük. Hatta Türk siyasetine bir de ‘akraba kriteri’ gibi katı bir ilke hediye ettiler. Kapasitesinde herkesin mutabık olduğu bir kişi düşünün, sadece bir siyasetçinin akrabası olduğu için aday olamayacak.
Ama bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ciddi bir krize konsantre olan kötü niyetlileri bu katı kural bile insafa getiremedi ve zorlama çamurlara devam ettiler.
Mesela ön yargısız birinin, iyi bir eğitimi 20 yıllık iş tecrübesi ile pekiştiren, ilaveten finans ve bankacılık gibi asrın konularında doktora ve tez sahibi olan Berat Albayrak için, “Cumhurbaşkanı’nın damadı olmasaydı listeye giremezdi” diyebileceğini sanmıyorum.
O halde ne diyorsunuz Allah aşkına, Berat Albayrak TC vatandaşı değil mi?..